Re: –son Zaman Öğretsi–

#28252
Anonim
Pasif

Uzakdoğu Dinlerinin Eskatolojisi:

Sonsuz bir döngü

Bu da, sonsuz bir döngü bakış açısıdır. Uzakdoğu dinlerine göre; tarihin hiçbir anlamı yoktur, hepsi hayaldir. Bu dinlerdeki amaç, reankarnasyon (tekrar ve tekrar dünyaya gelmek) sonucunda tarihten kaçmak ve bu döngünün dışına çıkmaktır.

Tüm bunlardan da gördüğünüz gibi yalnızca Kutsal Kitap eskatolojik bakış açısı hem tarihe, hem de şu andaki zamana bir anlam verir. Ve işte eskatolojinin doğası hakkında her şeyi anlamış olmak, bu nedenle çok önemlidir.

Eskatoloji’yi Yapılandırmak:

1- Eskatoloji Mesih Merkezlidir:
Eskatoloji Tanrı’nın bizlerin merakını doyurmak için gelecekte olacaklara ilişkin vermiş olduğu detaylı haberler değildir. Tabi ki gelecek hakkında bizlere bazı bakış açıları kazandırdığı doğrudur. Ama eskatoloji gelecekte yaşamak değildir. Ya da normal dünyada falcılığın Kutsal Kitap’taki hali değildir. Gelecekte olacak detaylı bir olayın ne olacağını anlamak için, kristal küreye bakar gibi, bizler Kutsal Kitap’a bakmayız. Eskatoloji, ne Kutsal Kitap’taki öğretilen bizlerin gelecek hakkındaki sorularını cevaplamaya; ne de insanlığımızın sınırlarını aşmaya yönelik olan bir öğretidir. İsa Mesih’in ikinci gelişinden önce bizler henüz cennettin bu yakasında iken bilgilerimiz her zaman sınırlı olacaktır:
I.Korintliler 13:9 Çünkü bilgimiz sınırlıdır, peygamberliğimiz de sınırlıdır.
12 Şimdi her şeyi aynada silik bir görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman, bilindiğim gibi tam bileceğim.

Ama o zamanda sahip olacağımız bilgiler bile; yaratığın anlaması için, yaratığa uyarlanan bir bilgidir. Şu anda bizler bazı şeyleri kısmen biliyoruz. Ama eskatoloji de bu kısmenliği ortadan kaldırmak için verilmiş bir öğreti değildir. I.Yuhanna (3:2) mektubunda. “Daha ne olacağımız bizlere gösterilmedi” diyor. Bu da gelecek hakkındaki bilgimizin ne denli kısıtlı olduğuna işaret ediyor. Eskatoloji; geleceğin ışığı altında, şimdiki zamanı anlamaktır. Ama sadece geleceği bilmiş olmak adına geleceği bilmek değildir. Bizlerin Kutsal Kitap okumasının amacı, uzak gelecekte olacak olayları anlamak, bunları bilmek değildir. Eskatolojinin verdiği umut şu andaki varlığımızı etkiler. Şimdiki varlığımıza bir etki yapmış olarak eskatoloji son zamanlardaki olacak olaylar hakkında bizleri şu anda biçimlendirir. Eskatolojik olarak yaşamanın bir örneği İbrahim’de görülebilir:
İbraniler 11:8 İman sayesinde İbrahim, miras olarak alacağı ülkeye gitmek üzere çağrıldığı zaman Tanrı'nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı.
9 İman sayesinde, bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup'la beraber çadırlarda yaşadı.
10 Çünkü mimarı ve yapıcısı Tanrı olan sağlam temelli kenti bekliyordu.
11 İman sayesinde, Sarâ'nın kendisi de kısır ve yaşı geçmiş olduğu halde vaat edeni güvenilir saydığından gebe kalmaya güç buldu.
12 Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar kadar, deniz kenarındaki kum taneleri kadar sayısız torun meydana geldi.
13 Bu kişilerin hepsi, ölünceye dek imandan ayrılmadılar. Vaat edilenlere kavuşamamış, ama bunları uzaktan görüp selamlamış olarak yeryüzünde yabancılar ve konuklar olduklarını açıkça kabul ettiler.

Ayetlerin burada İbrahim’in nasıl yaşadığı konusunda verdiği tarife dikkatli bakınız:
9. ayette, başka bir ülkede yabancı olarak yaşadığını, 13. ayette, [o ana dek adı geçen bütün kutsallar dahil] İbrahim de dahil olmak üzere “yeryüzünde yabancılar ve konuklar olarak yaşadıklarını” vurguluyor. Diğer yan dan 9. ayet İbrahim’in çadırlarda yaşadığını söylüyor. Tabi ki, bunun gibi bir yerde ve öyle bir zamanda çadırlarda yaşamak çok garip değildi. Tarihin bu evresinde artık şehirler oluşmaya başlamıştı. Ama dikkat ederseniz İbrahim burada eskatolojik hayatına uygun olarak yaşıyordu. Vaat Edilen Topraklarda kendisine büyük bir şehir kurarak değil; bir çadırda yaşamayı seçti. Zira yabancı bir ülkede, bir yabancı olarak yaşadığının farkındaydı. Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da şudur: Bu yabancı ülkede bir yabancı gibi yaşamasına rağmen bulunduğu yer, vaat edilen topraklardı.

10. ayette görüyoruz ki, İbrahim şu anda içinde bulunduğu yabancı ülkeyi, ileride kendisine verilecek olan esas gerçek vaadin yerine gelmesinden önce verilen bir ön ödeme gibi algılıyordu. Çünkü mimarı ve yapıcısı Tanrı olan sağlam temelli kenti bekliyordu.

Burada anlamamız gereken şey İbrahim’in, yerleşik bir hayatta olmadığıdır. Bu vaat edilen topraklarda bile, kalıcı ve yerleşik bir hayat yaşamıyordu. Bunun sebebi neydi? Çünkü yaşadığı zamanki düzenin, kendi gerçek evi olmadığını anlamıştı.

Bunun yanı sıra, 9-10. ayetler arasında ima edilen şeyi anlamamız gerekir. Burada ima edilen şeyin aslında, eskatolojinin sadece Tanrı’nın vaadini gerçekleştirmek için Yahudilerin tekrardan toplanması anlamına geldiğinin ne kadar saçma bir şey olduğunu gösterir. Çünkü Yahudilerin babası olan İbrahim bile, Yahudilerin topraklarını; esas topraklar olarak görmüyordu.

Anlamamız gereken bir başka şey de İbrahim’in gelecek hakkındaki bakış açısı, o anki yaşamını biçimlendiriyordu. Bu yüce şehre bakıp, bu beklenti içinde olması bile; içinde bulunduğu şehirde bir yabancı olarak yaşamasını engellemedi. Tanrı’nın vaadinin tamamıyla gerçekleşmesi ümidiyle yaşıyordu ve bu ümit onun, o andaki varlığını şekillendiriyordu. Sahip olduğu umut, İbrahim’i itaatkar bir iman yaşamına yönlendirdi.

Bunu söylememin nedeni, eskatolojinin esas vurgulandığı yerin sadece İnanç Açıklamamızda ya da Sistematik Teoloji kitaplarımızda bulunmadığıdır. Esas test, eskatolojinin Tanrı halkının hayatlarında nasıl bir rol oynadığıdır. Eğer hayatlarımız İsa Mesih’in ikinci gelişi ümidi ile şekillenmiyorsa eskatoloji ne anlam taşır? Eğer yaşayışımızın her günü, gelecekte vaad edilen bu şehri beklemekten gelen umutla değiştirilmiyorsa; İnanç Açıklamamızdaki “son zamanlar” hakkındaki öğretiye “İnanıyoruz!” demek ne anlam ifade eder?

Eskatoloji demek, yeni bir çağın insanları olarak şimdi yaşamak ve bu çağda yabancılar olarak yaşamak demektir. Gelmekte olan Egemenliğin topluluğu olarak yaşamak demektir. Eskatolojiye inanmak yeterli değildir. Aynı zamanda da eskatolojik bir halk olmamız gerekmektedir.

Vahiy 3:14-15 «Laodikya'daki topluluğun meleğine yaz. Amin, sadık ve gerçek tanık, Tanrı yaratılışının öz kaynağı şöyle diyor: `Senin yaptıklarını biliyorum. Ne soğuksun, ne sıcak. Keşke ya soğuk, ya da sıcak olsaydın!
16 Oysa ne sıcak ne de soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım.
17 Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye ihtiyacım yok diyorsun ama, zavallı ve acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun.
18 Zengin olasın diye benden ateşle arıtılmış altın, giyinip çıplaklığının ayıbını örtesin diye beyaz giysiler, göresin diye de gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum.
Bu ayetler gelecekte olan ümidimizden kaynaklanan yerleşik olmayan hayatlarımızı kaybettiğimizde bizlere neler olacağını gösteriyor. Şayet bu görüş açısını kaybedersek, Tanrı halkı artık içinde bulunduğu çağın ihtiyacı olan tek şey olduğunu ve başka bir şeye ihtiyacı olmadığını düşünüyor:
17 Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye ihtiyacım yok…

17. ayetin devamında, eskatolojilerini yaşamayan halkın gerçek durumu açıklanıyor:
zavallı ve acınacak durumdasın! yoksul, kör ve çıplaksın! zavallı, acınacak durumda yoksul, kör ve çıplak olduğunu da bilmiyorsun!

Burada kendi kendini tatmin eden; kendi kendine yeterli olmak isteyen, geleceğe ilerlemek amacını kaybetmiş, amaçsızca kayıp olan bir kiliseyi görüyoruz. Göksel yolculuklarını bırakmış; Tanrı’nın gelecekte daha iyi bir çağı vaat ettiğini unutan ve içinde bulundukları çağda, yerleşik bir hayata geçen bir halkın tarifidir.

Türkiye’den, Amerika kiliselerine baktığınızda birçok çekici yönler var olabilir. Eğer yeteri kadar dikkatli bakmazsanız kilise, çok güçlü ve başarılı gibi gözükür. Hayal edebileceğinizden çok daha fazla binaları, hizmetleri, programları, kaynakları var diye düşünüp, Amerikan kiliselerine bakıp onları taklit etmeye doğru yönelme hatasına düşebilirsiniz.

Amerikan kiliselerinden gelerek; Türkiye kiliselerinin bütün ihtiyaçlarını bildiğini söyleyen kişilerle karşılaşabilirsiniz. Ama sahip oldukları tek bilgi, Türk kiliselerini Amerikan kiliseleri gibi yapma bilgisidir.

Amerikan kiliselerinde eskatoloji çok fazla konuşulur. Bu konu üzerinde vaazlar verilir. Her zaman yeni kitaplar yazılır, tartışmalar bitmez. Amerika’da kilise bu konu ile o kadar meşgul oldu ki; eskatolojik bir halk olarak yaşamayı çoğu zaman unuttu. Amerika’da eskatoloji ile ilgili çok fazla konuşma vardır, fakat eskatoljik yaşayış çok azdır.

Bizim halkımız İbrahim gibi yabancı bir ülkede olduğumuzun farkında olarak çadırlarda yaşamak yerine; içinde bulunduğu bu çağın, esas çağ olduğuna inanarak yerleşik bir biçimde yaşamaktadır. Kültürümüzün bizleri kabul etmesi, yaşaması ve başarılı olarak kabul etmesi için herkese kendimizi büyük ve etkileyici olarak gösteririz. Bizler, mimarı ve yapıcısı Tanrı olan o yüce şehrin gelişi ümidi altında nasıl yaşayacağımızı unuttuk. Bunun sonucunda da, kendi kültürümüzü Müjde uğruna kaybediyoruz.

Kızım 18 yaşında, hesaplamalara göre, kızımın çocukları yetişkin olduğu zaman o neslin sadece %4’ü İsa Mesih’e iman ettiğini söyleyecek. Belki bundan 50-60 yıl sonra, Türkiye’den Amerika’ya misyoner gönderilmesi bile gerekebilecek. Bu nedenle, bu konuda çok sağlıklı bir dikkate sahip olmanızı istiyorum. Amerika’dan birçok kilise önderi, kafasındaki o müthiş düşünceleri ile Türkiye’ye geldiğinde kendinize şu soruyu sorun: “Eğer bu fikirler Amerika’da işe yaramıyorsa neden Türkiye’ye getirmeye çalışıyorlar?”

Belki de Osmanlı Türkleri tüm Orta Asya’dan atları ve çadırları ile geçip, her yeri fethettiklerinde, o an olduklarından daha güçlü, daha korkusuz ya da daha asil bir halk değillerdi. Osmanlı imparatorluğu, sultanların yönetimi altında kurulduktan sonra sultanlar boğaz kenarında basit saraylarda yaşamaya başladılar. Yani esas bu yerleri fetheden Türklerin çadırlarda yaşadığı sesler, aslında bu sarayların içinde yankılanıyordu. Ama imparatorluk zayıfladıkça sultanlar; kendilerine daha büyük saraylar inşa etmeye başladılar.

Aynı şekilde Amerikan kilisesinin yaptığı saraylar çok büyüktür. Bunun sebebi de, kilisenin yabancı topraklarda çadırda yaşadığını unutmuştur. Ama Amerikan kiliselerinden yardım etmek için gelecek olan ve Tanrı’yı gerçekten seven pek çok kişi olacaktır. Sizlere Amerikan kiliselerine kapılarınızı kapatın demiyorum. Fakat oradan sizlere gelen her fikir ve düşüncede aynı soruyu sormalısınız: “Bu düşünce bizlerin, Tanrı’nın Egemenliğini duyurmamıza yardım mı edecek; yoksa kendimize daha büyük bir saray inşa etmemizi mi sağlayacak?”

Eskatoloji, bizim merakımızı gidermek için verilmiş gelecek hakkındaki detay değildir. Eskatoloji, itaatkar bir iman ve yürekle yaşayabilmemiz için şimdiki zamanı, geleceğin ışığı altında değerlendirmektir.

Luka 24:25 İsa onlara, «Sizi akılsızlar! Peygamberlerin tüm söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler!
26 Mesih'in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?» dedi.
27 Sonra Musa'nın ve tüm peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazıların hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.
İsa, Eski Ahit’in (Yasa, Mezmurlar ve peygamberlerin sözleri) önemini vurguluyor ve öğrencilerinin anlamalarını sağlıyor. Eskatolojiden bahsederken, peygamberlerin sahip olduğu bu umutlar ve vermiş oldukları vaatler şu anda bizleri ilgilendiriyor. Tüm bu peygamberlik sözlerinin odak noktası neydi? İsa bunu bizlere çok açıkça söylüyor. 27. ayete dikkat ederseniz, tüm Kutsal Kitap yazılarında kendisiyle ilgili olan şeyleri havariler açıklıyor.

Luka 24:44 Sonra onlara, «Ben daha sizlerle birlikteyken size şu sözleri söylemiştim: `Musa'nın Yasasında, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlarda benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir'» dedi.
İsa yine, peygamberlerin yazılarında kendisiyle ilgili olan şeylerin gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. İsa Mezmurlar’dan, Musa’nın Yasasın’dan ve peygamberlik sözlerinden örnekler gösterirken sadece kendisini işaret edenleri almıyor, hepsini gösteriyor. Tüm bu yazılanların anlamının hepsini onlara aktarıyor. Bu nedenle peygamberlerin yazılarında yazılan şeyler İsa Mesih hakkındadır.

Luka 24. bölümün ışığı altında, eğer tüm Kutsal Kitap O’nun hakkında tanıklık ediyorsa, Kutsal Yazıların bir bölümünü oluşturan peygamberlik sözleri de açıkça Mesih hakkında tanıklık eder. Bizler İşaya v.b. gibi peygamberlik sözleri içeren kitapları okurken düşünmemiz gereken şey, gelecek hakkında bu bulmacanın bazı parçalarını nasıl çözdüğünü değil, bunun İsa hakkında bize ne açıkladığını kavramak olmalıdır. Yani Tanrı’nın Mesih’teki amaçları hakkında bu peygamberin bize ne açıkladığı bakış açısını yakalamaktır.

Elçilerin İşleri 3:17 «Şimdi ey kardeşler, yöneticileriniz gibi sizin de bilgisizlikten ötürü böyle davrandığınızı biliyorum.
18 Ama tüm peygamberlerin ağzından Mesihinin acı çekeceğini önceden bildiren Tanrı, sözünü bu şekilde yerine getirmiştir.
19-20 Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı'ya dönün. Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin ve sizin için önceden belirlenmiş olan Mesih'i, yani İsa'yı göndersin.
21 Tanrı'nın eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, her şeyin yeniden düzenleneceği zamana dek İsa'nın gökte kalması gerekiyor.
22 Musa şöyle demişti: `Tanrınız olan Rab size, kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O'nun size söyleyeceği her sözü dinleyin.
23 O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrı'nın halkından koparılıp yok edilecektir.'
24 «Samuel ve ondan sonra gelip konuşmuş olan peygamberlerin hepsi de bu günleri duyurmuştur.
18. ve 24. ayetlerde peygamberlerin yazılarından bahsediyor. Peygamberler vasıtasıyla önceden belirtilenleri Tanrı, Mesih aracılığıyla gerçekleştirmiştir. 24. ayet, son günlerde olacak olayların hepsinin, Samuel ve ondan sonra gelen peygamberlerin tümünde duyurulduğunu söylüyor.

Elçilerin İşleri 26:19 «Bunun için, ey Kral Agripa, bu göksel görüme uymazlık etmedim.
20 Önce Şam ve Kudüs halkını, sonra bütün Yahudiye bölgesini ve diğer ulusları, tövbe edip Tanrı'ya dönmeye ve bu tövbeye yaraşır işler yapmaya çağırdım.
21 Yahudilerin beni tapınakta yakalayıp öldürmeye kalkmalarının nedeni buydu.
22 Ama bugüne dek Tanrı yardımcım olmuştur. Bu sayede burada duruyor, büyük küçük herkese tanıklık ediyorum. Benim söylediklerim, peygamberlerin ve Musa'nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir.
23 Onlar, Mesih'in acı çekeceğini ve ölümden dirilenlerin ilki olarak gerek kendi halkına, gerek diğer uluslara ışığın doğuşunu ilan edeceğini bildirmişlerdi.»
23. ayet çok önemlidir. Daha öne çizdiğimiz şekillerden birini hatırlatıyor. Çarmıhın tarih merkezinde olduğunu, Tanrı’nın Kayros olaylarının, kendisinden sonra gelen tüm zamanları etkilediğini, öyle ki, çarmıhtan, Mesih’in ikinci gelişine kadar olan her şeyin son günler olarak nitelendirildiğini söylemiştik. Bu yüzden 23. ayette Pavlus bizlere son günler dediği tarihin bir özetini veriyor. Mesih’i ve Tanrı’nın Mesih aracılığıyla son zamanlarda gerçekleştireceği olayı bildiriyor: “Benim söylediklerim, peygamberlerin ve Musa'nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey değildir”

23. ayette bizlere kısa ve öz olarak verilen bu tarih özeti, 22. ayetin sonunda Musa’nın önceden haber verdiği olaylardan başka bir şey olmadığını söylüyor. Yani Musa’nın söylediklerinde de bunun geçtiğini bizlere bildiriyor.

II.Korintliler 1:20 Tanrı'nın bütün vaatleri Mesih'te `evet'tir. Bu nedenle Tanrı'nın yüceliği için Mesih'in aracılığıyla Tanrı'ya «Amin» diye sesleniriz.
Kutsal Yazı burada eskatoloji hakkında özel olarak konuşmuyor. Ama eskatoloji hakkında bazı gerektirmeler ortaya koyuyor. Ayet, Tanrı’nın verdiği vaatlerden bahsediyor. Tabi ki, Kutsal Kitap’ta karşımıza çıkan peygamberlik sözleri aslında vaatlerle dolup taşıyor. Birazdan da göreceğimiz gibi eskatoloji vaatler üzerine kuruludur. Ayet, burada her ne kadar Tanrı’nın vaatleri hakkında çok genel kapsamda konuşsa da, bu vaatler kendi anlamlarını ve doluluklarını Mesih’te buluyorlar. Öyleyse diyebiliriz ki; Tanrı her ne kadar eskatolojik vaat verirse versin, bunların hepsi Mesih’te ‘Evet’tir.

I.Petrus 1:10 Size bağışlanacak lütuftan söz etmiş olan peygamberler, bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar.
11 İçlerinde olan Mesih'in Ruhu, Mesih'in çekeceği acılara ve bu acıların ardından gelecek yüceliklere tanıklık ettiğinde, Ruh'un hangi zamanı ya da nasıl bir dönemi belirttiğini araştırdılar.
12 Şimdi size de bildirilen gerçeklerle kendilerine değil, size hizmet ettikleri onlara açıkça gösterildi. Bu gerçekler, gökten gönderilmiş olan Kutsal Ruh'un gücüyle size Müjde'yi iletenler tarafından bildirildi. Melekler bu gerçekleri yakından görmeye büyük özlem duyarlar.
Buradaki ayetler yine peygamberlerin hizmetlerinin her içeriğinin, Mesih’i gösterdiğini söylüyor. 10. ayette peygamberler, Mesih’te bize gelen lütuftan söz ediyor. 11. ayette ise, peygamberlerin içlerinde olan Mesih’in Ruh’unun, Mesih’in çekeceği acılara işaret ettiğini vurguluyor. 12. ayette de peygamberler, şimdi sizlere söylenenler hakkında konuşuyorlardı diyor.

Yani Tanrı hükmünün yaklaşması ve gelmesi, elçisel çağlarda yapılan bu bildiri; aslında peygamberler zamanında söylenmiş, ortaya konmuş bir sözdü. Burada açıkça görmemiz gereken şeylerden bir tanesi Mesih’in, peygamberliksel umudun odağı olduğudur. Mesih, eskatolojinin ve son şeylerin odak noktasıdır. Bu, bizi şaşırtmamalı; çünkü ‘Alfa’ (başlangıç) olan Tanrı, aynı zamanda ‘Omega’ yani sondur.