Re: Neden Eksik Halkalar Hala Kayıp?

#35964
Anonim
Pasif

Sevgili Dilbera-Dersimi,

Bu konudaki son cümleniz şöyle idi:

“Alt katmanlardan üst katmanlara doğru gidildikçe aşamalı olarak değişiklik gösteren canlı türleri büyük bir soru işareti oluşturmaktadır.”

Belki bir katkı olur diye, BBC TV’de gördüğüm bir tartışma programını aktarmak istiyorum. İki saat kadar süren bir programda, iki tane ateist ‘Evrimci’ profesör, başka iki tane Hristiyan ‘Yaratılışçı’ profesör ile, çok hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Her iki tarafın bilim adamları da, konularında uzman, saygın kişilerdi.

Bu tartışmadan 6 ay kadar önceki benzer bir programda, karşıt görüşlü iki kişi, biri bilim adamı, diğeri ise bilimden yoksun bir din adamı vardı. Ve bu program beni çok üzmüştü. Çünkü din adamı, en basit bilimsel sorulara bile cevap veremiyor, sadece “Tanrı vardır” demekle yetiniyordu. Hristiyanlık ve Kutsal Kitap öğretisi sıfırla çarpılmış ve resmen alay edilmişti.

Gelelim bu yeni programa. Hristiyanların itirazları dolayısıyle ve BBC’nin bilerek isteyerek, Hristiyanlığı küçük düşürmek için yaptırdığı birinci programın rövanşı idi. Her iki taraf da inançlarını gayet hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. İnanç diyorum, çünkü bence ‘Evrim Teorisi’ de, hiçbir bilimsel kanıtı olmayan, Tanrı düşmanlığı içeren bir inançtır.

Tartışmanın sonlarında, ‘Yaratılışçı’ bilim adamı kükreyerek, “Yeter artık! Yeter insanları kandırdığınız. Dünyada hiçbir örneği yokken, her kitapta, her ansiklopedide, çocukların tüm eğitim kitaplarında, yer katmanlarındaki, gittik sonra gelişmekte olan yaşam türleri ve basit hücresel hayattan (amib), daha karmaşık (Kompleks) hayata geçişi gösteren resimler, çizelgeler ve grafikler yayınladınız. Olay çok basittir. Tanrı yaratmışsa, bütün fosiller, her zaman, her katmanda, karışık olmalıdır. Evrim olmuş ise de, sizin herkese yutturduğunuz gibi, gittik sonra kompleksleşen yaşam türleri üst tabakalarda, basit yaşam türleri ise, daha alt tabakalarda (yani ‘strata’ denilen katmanlarda) olmalıydı. Ama şimdiye kadar, dünyanın hiçbir yerinde, sizin söylediğiniz şekilde ve hatta ona yakın, hiçbir kazıda böyle bir şeye rastlanmadı. Yıllardır arıyorsunuz. Bulmak için, gecenizi gündüzünüzü ve milyonlarca dolarınızı harcıyorsunuz. Ama nafile. Bulamıyacaksınız. Çünkü yoktur. Yalanlarınıza kanıt aradınız. Tanrı düşmanlığınızı haklı çıkartmaya çalıştınız. Ama bütün kanıtlar aleyhinize. Hodri meydan! Çıkın şimdi de deyin bu milyonlarca seyircinin önünde, nerede ve ne zaman, katmanlarda böyle bir değişim görüldü? Haydi açıklayın. Hiçbir deliliniz yok” demişti.

Ve sonra da, kitaplarda delil olarak gösterilenlerin ne kadar uyduruk olduğunu, asıllarının hiç böyle olmadığını, böyle katmanlara rastlanmadığı gibi, Nebraska Adamı, Pekin Adamı, Piltdown Adamı gibi (maymun atalarımız?), tüm bunların da sahtekarlık olduğu bilindiği halde, okul kitaplarında hala ve bile bile öğretildiğini söyledi. Kendisine, “Şu ana kadar bulunmamışsa, yok farzedemeyiz” gibi çok cılız bir cevap verilmişti.

Kısacası; hakikat hakikattır. İnanç başka, bilim başka değildir. Ama bazıları, kendi inançlarını, ‘Bilim’ adı altında satmayı deneyebilir (evrim teorisi gibi). Yutmayı arzulayan, veya işine geldiği için kabul eden kişiler olabilir. Ama bu ne hakikattir, ne de bilimdir. Tarafsız bilim, her zaman Kutsal Kitab’ı inanılmaz bir şekilde doğrulamıştır. Kutsal Kitap’ta bir tek bilimsel, tarihsel, coğrafî veya herhangi bir hata yoktur.

Ama Tanrı, kendisinin varlığını asla ispatlamaya çaşlışmamıştır. Çünkü, her insanın yüreğine, yani vijdanına, bu bilgiyi kendisi koymuştur. Onun için, “Hiçbir mazaretleri yoktur” diyor. Sana, bana, iki göz, iki kulak verdiği gibi, Tanrı’nın varlığı bilgisini de ruhumuza koymuştur. Aklımızla bunu ne kadar inkâr etsek de, vijdanımız bu yalana şahit olmayı reddeder. Yargı günü, “Ben ateisttim” mazareti geçerli olmayacaktır.

Sevgiler.