Re: Meryem Ana’nın Kimliği ve Rolü Konusundaki Farklılık?
Katolikler’de Meryem Ana’ya olan saygının saygı olmaktan çıkmış tapmaya yaklaşmış olduğu bir gerçek. Zaten Meryem Ana’nın da Hz. İsa Mesih gibi cinsel münasebet olmaksızın doğduğuna inanmaya başlamışlar. Yani bir nev’i ‘tanrıçalık’ atfediyorlar kendisine. Bu Hristiyan bir inanç değildir ve Avrupa’nın Hristiyanlık öncesi ‘toprak ana’ pagan inancıyla alakalıdır, verilere bakılacak olursa. Bu inanç eskilerden resmi olarak var olmayıp birkaç yüz yıl evvelsinde kabullenilmiş bir inançtır hatta, bildiğim kadarıyla.
Ama Ortodoksluk’ta kesinlikle öyle bir şey yoktur. Cinsel münasebet olmaksızın dünyaya gelmiş tek şahıs Hz. İsa Mesih’tir. Meryem Ana’ya saygı tabi ki çok büyüktür, nitekim Meryem Ana Tanrı’ya tam teslimiyetiyle Havva’nın ittatsizliğini onaran kişiliktir. İnsanoğlunun ve yaradılmış dünyanın en uç temizlik doruğunu, yaradılmamış olanla yegane temas noktasını teşkil eder. Hz. İsa’da görülen Tanrı ile insanın, yaradılmış olanla yaradılmamış olanın birliği Hz. Meryem’in itaat berraklığı ortamında tezahür eder sadece. Ondan dolayı Hz. Meryem Ana, kucağında Hz. İsa ‘Ab-ı Hayat’ pınarı olarak da resmedilir, Ortodoks ikonografi geleneğinde. Meryem Ana’nın itaatı bir insana aşılanmadan o insanın hayatında Tanrı ile insanın birleşmesi, yani Mesih’in hayatının vücut ve ifade bulması mümkün değildir.
Tüm bunlardan da anlaşılacağı gibi Hz. Meryem’e ‘Tanrı anası’ denmesi tamamen anlaşılır ve meşrudur. Hz. İsa Mesih’in Tanrı’nın insan vücuduna bürünmüş ifadesi olduğuna inananın (ki buna inanmayan Hristiyan da addedilemez) Hz. Meryem’in de ‘Tanrı anası’ olduğuna inanması gayetle doğaldır. Bu mantıken de en ufak bir çelişkisi olmayan bir şeydir. Ortodoks gelenekteki Hz. Meryem Ana’ya bunca sık rastlanan methiyeler ise Meryem Ana’nın varlığının ima ettiği gerçeğe methiyelerdir. Tam itaat ve teslimiyete methiyelerdir. Hayatında Mesih’e, Ruh’ul Kudüs’e et ve kemikten gerçek vücut sunacak kişi Meryem Ana gibi dünyevi açıdan dayanaksız, saf, hassas ve tam teslimiyet durumunda olmalıdır. Ondandır ki azizlerde Meryem Ana’nın kişiliğinin manevi mührünün olduğuna inanılır hep.
Forumda yolladığım metinlerde defalarca izah etmiş olduğum gibi Ortodoks Kilise’de azilere tapma yoktur (bu Katolikler’in o Hz. Meryem ile ilgili olan ayrıcalıklarından başka hiç bir başka kadim gelenekte de yoktur). Bir tek Hz. İsa Mesih’e tapılır. Azizler Mesih’in oluşturduğu ‘çardak bağı’nın uzantılarıdır ve onlara değen Mesih’in hayatına değmiş, O’nun hayatından aşılanmış olur. Bu bu kadar basit.
Şimdi… eğer bizi ‘pagan’ olarak nitelendirmek birilerine psikolojik bir rahatlama sağlıyorsa… sorunumuz yok. Bu Tanrı ile kendileri arasındaki bir mevzu… Bizler yolumuza devam ediyor, kendi tecrübemize dayalı hareket ediyor, düşündüklerimizi izah ediyoruz. Ve… gayetle edeplice, bir Hristiyan’a yakışır şekilde, forumdan ‘menedilmedikçe’ tanık olduğumuzu söylemeye devam edeceğiz…
Sevgiler…
Hristiyanligin MS ücüncü yüzyilda sönmüs olup onbes ve onaltinci yillarda protestanlarin(ya da reformatörlerin) ortaya cikmasiyla yeniden belirmis oldugunu iddia eden Ortodoks ve Katoliklerdir.Kutsal Kitab’a bagli olarak yasayan ve bu ugurda hayatlarini kaybeden gercek iman edenler her dönemde vardir ve olmaya da devam edeceklerdir.Hristiyanligin serbestlesmesini ve nerdeyse devlet dini olmasini saglayan Imparator Konstantin aslinda bilmeden hristiyanliga en büyük darbeyi vurmustur(bana göre).Bu sayede hristiyan inanisina cok sayida pagan inanistan ve gelenekten uygulamalar ve ögretiler katilmistir.Kilise yüzyillar icerisinde Saba kardesin de aktarmis oldugu gibi yanlislarina yeni yanlisliklar eklemeyi ihmal etmemistir.Bunun en yenisi ise 1950 yilinda Meryem’in ölmüs olmayip bedeniyle göge yükseldigini iddia edip 15 Agustos’ta bunun kutlamasina baslanmasidir.Iste Kutsal Kitab’i kendimize temel almadigimizda ortaya cikabilecek sapkinliklara apacik bir örnek…
Katolik Kilisesi gecmiste ne yazik ki Kutsal Kitab’a sadik olan milyonlarca Mesih
inanlisini katletmistir.Bu Mesih inanlilarinin(protestanlari saymiyorum daha) dökülen kanlarinin sorumlulugu bu mezhebe ait olmakta direnenlerin üzerinde olacaktir.…
Sevgili Viran dede
Foruma yaptiginiz katkilardan dolayi öncelikle size tesekkür ediyorum.Degerli zamaninizi ayiriyor ve yorucu calismalar sonucunda yardim isteyen forum üyelerine katkida bulunuyorsunuz.
Burada kimsenin sizi veya baska inanctaki birini “pagan” diye nitelendirmeye calistigi ve bundan da “psikolojik” bir rahatlama saglama cabasi yoktur.Lütfen..Bizler yapilan yanlisliklara Kutsal Kitap acisindan degerlendirme yapiyoruz uyariyoruz.Bu uyarilari dikkate alip kendine pay cikarmak isteyen cikarir.Bu da Tanri’yla aralarindaki bir mevzu..
Kimseyi forumdan uzaklastirmak istemiyoruz.Aksine forumdaki herkese hizmet etmek,paylasimlardan bereket almak ve vermek üzere zamanimizi harcamak istiyoruz.Umarim ki birbirimizi anlayabilmisizdir.
Sevgiler