Re: Kutsal İkonalar Put mudur ?
Sevgili Natan kardeşim, foruma hoş gelmişsin… Göndermiş olduğun mesaj çok aydınlatıcı. Ortodoksluğun ikonlarla ilgili öğretisi hakkında çok isabetli bir giriş malümatı sunuyor.
Ortodoksluk geleneği tarihinde, Bizans’ın bir devrindeki ikon karşıtılığı (ikonomahi) hareketi nedeniyle konu ile ilgili çok ilgilenilmiş olduğundan günümüze kadar ulaşmış epey büyük bir kaynakça vardır. Yani bu konu derinden incelenmiş bir konudur. Dolayısıyla, sadece tamamen malumatsız olanlar ‘ikonlara tapılıyor’ şeklinde yanlış anlaşılmalara kapılabilir.
Hristiyanlık sanatlarındaki görsellik, tümüyle aşkın olan Tanrı’nın Hz. İsa Mesih’te vücut alıp görülebilmesi ve hatta dokunulabilmesi gerçeğine dayalı bir İllahiyat anlayışından çağlar ve meşruiyetini bu anlayıştan alır. Yani Hristiyanlığın en merkezi öğretisi olan Yaradılmamış olanın yaradılmış olanı düşkünlüğünden kurtarabilsin diye yaradılmış olana bürünmesi esasına dayalıdır.
Ama bu derin İllahiyat öğretisinin ötesinde ikon bahsini anlamak iseyenler şunu düşünsün: uzaklarda bulunan bir akrabasının, sevdiğinin fotoğrafını öpen, o fotoğrafı başında yaş döken kişi fotoğrafın kağıdına mı ifade ediyor sevgisini… tabi ki hayır. İşte ikonlara gösterilen saygı ve sevgi de ikonun malzemelerine değil, ikonda resmedilen şahsa karşıdır.
Üstelik… Ortodoksluk, Gregoryenlik, Kıptilik gibi geleneklerde ikonlar tasviri değil imgeseldir. Dikkat edildiğinde bu geleneklerin görsellik sanatı tarihi bir şahsın veya olayın fotoğrafını çekermişçesine işlemez kesinlikle. Katoliklik’te de bir devreye kadar öyleydi ama Rönesans devrindeki ‘insanmerkezci’ (hümanist) dünya anlayışının güç kazanmasının getirdiği dünyevileşme ile kilise sanatları tasviri olmaya yöneldi. Yani, mesela, Yeni Ahit’teki tarihi bir vakanın kozmolojik anlamını değil tarihi tasvirini vermeye çalışır oldu ve… neticede Katolik kiliselerin kiliseden çok müzeye benzemesine varacak kadar ilerlenildi.
Aslında iyi niyet olduğunda hemen anlaşılabilecek konular bunlar ama işte… hepimizin bildiği gibi, yerme maksadı olan en saçma düşünceyi bile kendine silah edinmeye kalkışır. Sonucu da ‘us’luluk sayesinde sağlıklı muhafaza edilebilen kendi insani haysiyetini yaralamasıdır, elbette…
Esenlikler, sevgiler…