Re: Katoliklik Hakkında

#33592
Anonim
Pasif

Sevgili Kayram,
Söylediğim sözlerin arkasındayım. Katoliklerin Meryem Ana konusunda ki görüşlerini siz burada yazmadan önce de biliyordum. Ne olursa olsun bir insanı dokunulmaz kılıyorlar, çok kutsal kabul ediyorlar. Yücelik veriyorlar. Meryem hakkında verdiğiniz katolik düşünceleri bana dan brown’un kitaplarında anlattığı benzetmeleri hatırlatıyor. Yani ne demek istiyorum; ruhsal ve kutsal olan ana özü geçip, masalsı, gerçekliği olmayan hikayelere ve bunu sonucu ortaya çıkan yeni, sahte öğretişe giden çarpık düşünceler yumağına insanlar tapıyor ya da yücelik veriyor.

Meryem bir imanlı kadın olarak benim için saygıdeğer bir kardeştir. Aynı çağda yaşamamış olsak da öyledir. Ama daha ötesi değildir. Rab de bunun tersini düşündürecek bir söz etmemiştir.

Yargılama konusuna gelince, yargılamada önemli olan kime ve neye yönelik yargı yaptığımızdır. Rabbin doğruları ile ilgili ise, Rabbin yüceliğini paylaştıran bir öğretişe karşı ise yargılayabilirim, kendim ya da kendi menfaatim için yargıda bulunmam. Diğer türlü imanlılar arasında (kilise içinde) bir disiplin ya da rabbe uygun yaşamlar bulamazdık. Yanlışlıklar karşısında; bunlar rabbe karşı yapılmış haraketlerse, insansal düşünceden kaynaklı değilse yargılayabilirim ve bu konuda yetkiliyim. Sözlerim doğru ise tartışmaya gerek yok, yargıladığım konuda “kendi gözümde ki çöpü görmemem” durumu yok ki. Bu gibi şeyler insanla ilgilidir ama benim yargı konum bambaşka bir şey içindir.

Bir imanlıya yalan söyleme deyip ama kendim de aynı şeyi yapıyorsam, ve yargıda bulunurken burnum yukarıda kendimi beğenmiş bir eda ile bir de karşımda ki kişiyi kötüleyip, aşağı görerek yargılıyorsam bu konuda dediğiniz doğrudur. Kendi gözümde ki çöpü görmeme durumu bu örnekte vardır. Aradaki bu farkı umarım siz de göreceksiniz. Yoksa tek gören ben miyim?

Nedense katoliklik ve ortodoksluğu eleştirdiğimde ve öğretilierini reddettiğimde sizin sözlerinize benzer tepkiler alıyorum ama ben tüm dediklerimin arkasındayım. Ve rabbin sözlerine göre haklıyım. Güç, kudret, yetki, yücelik yalnızca Rabdir, Tüm yakarışlar O’na olmalıdır, Kalbimiz de, benliğimiz de, ruhumuz da yalnız ama yalnız Rab’bin Ruhu ile paydaşlık içinde olmalıdır. Başka Ruhlarla değil. Boşuna Rab Ruhsal evlilikten bahsetmiyor, bize boşuna gelinler demiyor. Bu benzetme gerçekten çok açıklayıcı. Biz bu dünyada Rab’bin nişanlıları olarak kendimizi ona ayırıp, temiz kalıp düğün günümüzü bekliyoruz. Kalbimizde ve ruhumuz Rab’be ait. O’na ayrılmış. Düşüncelerimizde bile Rab’be ihanet içinde bulunmamalıyız.

Rab zina konusunda şöyle diyordu, yan gözle bakarsanız bile zina işlemiş olursunuz. Bu Rable olan ruhsal evliliğimizde de geçerlidir. Rab iman eden kişi, rab’be ait olmalıdır. Yardımcısı, merhamet beklediği, dua ettiği, ruhsal paydaşlık ettiği kişi Rab olmalıdır. Ruhta, bedende ve eylemde.
Şimdi gelelim ortodoks ve katoliklere. Ortodokslar azizlere dua etme konusunda şunu diyorlar: biz azizlerden bizim için dua etmelerini isteriz. Ama onlara dua etmeyiz. Katolikler ise direk Meryem’den yardım isterler, tanrıymış gibi isteklerini gerçekleştirmesini, hatta koruyup kollamasını isterler. Her iki durumda da Rab’bin zina dediği şeyi yapıyorlar. Ortodokslar yan gözle bakmış oluyor, katolikler ise direk gerçekte zina ediyor. Her ikise de Rab ile olna Ruhsal evliliği, birtliktelik ahtini lekeliyorlar. Rabbi başka ruhlarla, düşüncelerle aldatıp zina ediyorlar. Neden tek yardım umutları rabde değil de azizlerin dualarında ve onların rabbin gözünde daha üstün oldukları düşüncesinde. Rab birçok kere her kişinin eşit olduğunu söylemiyor mu? Ya da bazı kullarını tanrılaştıracağını mı vaad etti. İnsan statüsünden çıkıp daha üstün mü olacaklarını söyledi. Meleklerin bile bu gibi yetkilere sahip olmadıklarını bilmiyorlar mı? Ya da aksini iddia ediyorlarsa kutsal kitapta nerede geçiyor? Ama hayır ne böyle bir tespit ne de bir söz yer alır rabbin kelamında. Neden birilerini yüceltmek yerine yalnız Rabbi yüceltmiyorlar? Neden sadece Rabbe güvenmiyorlar, yardım istemiyorlar? Böyle olmamasının sebebi imansızlık ve akılsızklıktır.