Re: Hrısrıyan’lıktan ..Müslümanlığa Geçenler.
Sevgili Emrecan;
Yazdıklarınızı ve diğer yorumda bulunan arkadaşların cevaplarını okudum. Öncelikle eğer müslümanım diyorsa bir kişi, önce gerçekten müslüman olmalıdır. Yani ne demek istiyorum, inandığı dinin kitabını çok iyi bilecek, peygamberinin hayatını ve sünnetini çok iyi bilecek, ve tabii ki islam hayatını şekillendiren, rehber olan hadisleri de (güvenilir hadisler) bilecektir. Kişi hangi inancı kabul ederse etsin, inancıyla ilgili tüm bilgilere, öğretilere hakim olmalı ve bilgi sahibi olmalıdır.
Şimdi sizden ricam, kendi dininiz, kitabınızı ve peygamberinizin hayatını çok iyi öğrenmeniz. Ben hristiyan olmadan önce, dinim olarak kabul ettiğim islamı araştırdım. Öğrendim. Kuranı, ayet, ayet notlar alarak okudum (çünkü benim vicdanıma ters gelen çok fazla sayıda ayet vardı, ayrıca boş tekrarlamalardan ibaretti ve içi boş, rehber olamayacak düzeyde bir yazın buldum karşımda), islam peygamberinin hayatına baktım. Çünkü kuranda yazılan birçok ayet, arka planda onun yaşamında karşılaştığı zorlukları aşması için gelen ayetlerdi. Bu nedenle, bana ters gelen o ayetlerin ne için geldiğini, Muhammed’in hangi eylemler içinde olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Bu nedenle pek tabi hadislere bakmalıydım. Güvenilir hadisler diye tabir edilen kaynaklara başvurdum. Çünkü bir de güvenilmez, gerçek olmayan hadisler vardı. Ama bu bile, güvenilir hadisler bile Muhammed’in yaşamında ki çarpıklıkları açıkça gözler önüne sermekteydi. Ve tüm resme baktığımda, Muhammed ne bir peygamberdi, ne de onun getirdiği kitap Tanrı’dandı, ne de bu din ilahi bir dindi. Çünkü getirdiği din, arap putperest dininin tek ilahlaştırılmış haliydi ve uygulamaları da yine eski arap putperest inancının devamı (ki bu inanç hint ve eski iran puperest inançları ile birçok konuda aynı uygulamaya sahipti) ve sırf tüm inanç gruplarında ki insanlara kendisini kabul ettirmek için, onların inançlarından ve kitaplarından da alıntılar alıp, aynen geçiren bir dindi. Yani Muhammed “ortaya bir karşık yapmış” ve kendi dinini getirmiştir. Ve bu din kesinlikle Tanrı’dan gelen bir şey değildir. Kuran başlı başına birçok tarihi, mantıki hatalarla doludur. Yahudiler bu nedenle Muhammed’in söylemiyle “inatçı” olmuşlardır ve onu ve kitabını reddetmişlerdir. Çünkü Yahudiler Tanrı Kelamına samimi ve çok ciddi bir şekilde ele alır ve korurlardı. Dolayısıyla kimse onlara dinlerini öğretemez. Hele hatalarla dolu Muhammed’in kitabı ve dini asla… Nitekim de öyle olmuş, yahudiler onu hiçbir zaman peygamber kabul etmemişler. Bu nedenle Muhammed yaşamı boyunca yahudilerden nefret etmiş, nefret sözleri kuranda yer etmiş, ve ölmeden önce ki son sözleri de yahudilere nefret vasiyet etmiş, onların arap yarımadasından, ve islam coğrafyasından tamamen koparılıp atılamalarını, tamamen yokedilmelerini söylemiştir. Bu sebepledir ki İran ve radikal islami grupların amacı budur. İsraili, tüm yahudileri yoketmek. Öyle ki adamlar Adolf Hitler’i neredeyse peygamber ilan edecekler.
Bunun haricinde, önceden gerçekten hristiyanlığı bilen, kutsal kitabı bilen, İsa’nın yaşamını bilen , yani gerçekten hristiyanlığı bilen ve benimseyen hiçbir kişi görmedim ki hristiyanlıktan, islama dönsün. Geçen yaz tanıştığım birini örnek olarak vermek istiyorum. O dönem ingilizcemi geliştirmek için bir kursa katılıyordum. Öğretmenlerimden biri de 50 yaşlarında amerikalı bir beydi. İlk derse girdiğinde kendisini tanıtan bir yazıyı, kısa notlar halinde tahtaya yazdı. Aralarında müslüman olduğu da yazılıydı. Ben tabi onun için üzüldüm. Yine bir kaybolmuş koyun dedim, ve içimden eminim ki bir kez bile kutsal kitabı ciddi bir şekilde eline alıp hiç okumadı dedim. Ve sonra öğrendim ki gerçekten de öyleydi, haklıydım. Sıra biz öğrenciler kendimizi tanıtmaya geldi ve ben de hristiyan olduğumu söyledim. Ve kendisi şaşırdı. O sözde hristiyanlıktan (ki aslında hiç hristiyan olmamıştı ama aileden, kimlikten gelen bir şeydi) müslümanlığa geçmişti, ben de tam tersi. Ama bir farkla ben islamın ne olduğunu biliyordum ve ve gerçekten kuranı okumuş ve araştırmıştım.
Konuşma derslerinde bu konuda konuştuk. Ona sorduğumda hiç kutsal kitabı tamamen okumadığını, küçükken gittiği incil derslerinden aklında kalan sadece biraz bilgisi olduğunu söyledi. Bunun üzerine neden müslüman olduğunu sordum. Yaşadığı bazı kötü olaylar nedeniyle arayış içine girdiğini ve o sırada da bulunduğu yerde (costa rica’daymış o zaman) bir müslüman grupla tanışmış. Onunla konuşmuşlar, kuran vermişler, toplantılarına çağırmışlar ve sonunda islamı seçmiş. Dediğine göre samimi ve sıcak davranan bu grubun inancına sarılmış. Zaten buna ihtiyacı varmış. Ama kuranı okudukça onun da cevaplayamadığı sorular olmuş ve sonrasında pek kurcalamamaya karar vermiş. Dediğine göre bu konularda islamın kendini yenilemeye ihtiyacı varmış. Yani batılı bir mentalitenin geliştireceği çözüm tabii ki bu olacaktı ama haberdar olmadağı ya da kavrayamadığı bir şey vardı o da şuydu : İSLAM DEĞİŞTİRİELEMEZ BİR DİNDİR, KİTABI DA VE UYGULAMALARI DA ÖYLEDİR. ÇÜNKÜ BU DİNE KARŞI GELMEKTİR. Türkiye’de ki çoğu kişi İran’ın ya da Arabistan’ın uyguladığı, yaşattığı islamın gerçek islam olmadığını söylüyor. Ama bu düşünce gerçeklerle örtüşmüyor. Aslında gerçek islam, aynen o ülkelerde uygulanagelen islamdır. Kuranı, hadisleri ve Muhammed’in yaşamını bilen kişiler bunu inkar edemez. Bu garip amerikalı öğretmen de o ülkelere bakıp, islamın bu olamaması gerektiğini düşünen diğer iyi niyetli, vicdanlı kişilerden olmaya çalışıyordu. Ama islam, iyi niyetlerine ve vicdanlarına layık olmayan, katı ve değiştirilemez kurallara sahip olan bir dindi.
Amerikalı bu öğretmen de, ben de kuranda ki malum ayetleri, Muhammed’in evliliklerini, yaşamını biliyorduk. Ama ben yine de ona Kuran da ki bu garip, matığa aykırı gelen ayetleri ve muhammed’in yaşamıyla ve sünnetleriyle ilgili bazı mailler gönderdim. Ve bunlar reddedilemez gerçeklerdi. Ve Kutsal Kitaptan, hristiyanlıkla ilgili müjdecilikte bulundum. Çünkü kendisi bilgisizdi ve üçlü birlik inancını da anlamıyordu ve çok aptalca buluyordu. Bu normaldi çünkü hiç kelamı okumamıştı. Bihaberdi. Teslisin, müslümanların anlattığı gibi 3 tanrı inancı olmadığını, ne de kuranda yazdığı gibi baba, kutsal ruh ve meryem ana olamdığını söyledim. Teslisin hristiyanlık inancında Tek, Ezeli ve Ebedi, Sozsuz Güç ve Kudrette olan Tanrı’nın 3 farklı biçimde kendisini tanıtması olduğunu müjdeledim. Ta tevratta bile bu inancın var olduğunu, Mesih’in kimliğiyle ilgili, tevratta önceden bildirilen ayetleri kendisine yazdım. Bir Kutsal Kitap alıp kendisine verdim ve tüm bu ayetleri kendisinin kontrol etmesini istedim. Bu arada yazdığım kuranda ki ayetleri de okumasını istedim. Farkı kendisinin görmesini istedim. Ve 2 aydan sonra gerçeği anladığını söyledi. Mesih’in Rab olduğunu kabul etti. Şimdi kelamı okuyan, ve büyümeye çalışan bir hristiyan. Ama geç de olsa Tanrı’nın kusursuz kurtuluş planı ile ilgili gerçeği öğrendi ve kabul etti.
Yukarı da verilen, müslüman olan hristiyan örnekleri aynen bu öğretmen gibiydi. Yani hiçbiri gerçekten hristiyan değildi. Bu nedenle yine diyorum. Gerçekten Kutsal Kelamı bilen, Mesih’i Rab olarak kabul etmiş ve sonra müslüman olmuş hiçbir hristiyan YOKTUR. Gerçekten yok. Bu nedenle bu gibi yazıları veya makalelere üzülerek bakıyorum. Çünkü sadece kendilerini kandırıyorlar.
Umarım, yukarıda yazmış olduğum yazıyı anlaşılır kılabilmişimdir. Ve umarım tarafsızca okuyup anlarsınız. Rab gözlerimizi açsın. Esenlikler…