Re: Eşcinselliğe Eğilim

#28898
Anonim
Pasif

Pavlus burada ( Rom. 1:26-27 ) ” doğal ilişkiler “ derken vücudun biyolojik işlevlerini kast ediyor, kelimenin günümüzde kimileri tarafından kullanıldığı anlamıyla ” eğilimleri “ değil. Eşcinsel eğilimleri belirleyenin biyolojik eğilimler olduğunu düşünenlerle bunların çevresel etkenlerden kaynaklandığını ortaya atanlar arasında hararetli bir tartışma sürüyor. Ancak bu tartışmanın Pavlus’un düşünceleriyle bir ilgisi bulunmuyor. Eğilimin kaynağı ne olursa olsun, bu, karşı cinslerin üreme amaçlı birleşmelerinden açık bir sapmadır. Sevişme öncesi aşk oyunlarının ya da gebe kalmayı önleyici tedbirleri aldıktan sonraki birleşmelerin de birer sapma olduğunu ileri sürerek bu iddiayı çürütmek mümkün değildir. Çünkü bu gibi faaliyetler aslında üremeye dönük bir bütünün parçalarıdır.

Eşcinselliği ” doğal ” bir biyolojik olgu olarak görenlerin bu düşünceleri, Pavlus’un sadece yetişkin erkeklerle erkek çocuklar arasındaki cinsel ilişkiyi, yani bunları yazdığı sırada Yahudi olmayan halklarda en yaygın eşcinsel davranış biçimi olan oğlancılığı yasakladığı iddaasına da uymaz. Burada ve başka yerlerde kullanılan ve geleneksel anlayışa göre eşcinsel uygulamaları suçladığı kabul edilen ifadeler ( 1. Ko. 6:9 ; 1. Ti. 1:10; 2. Pe. 2:6-7 ; Yah. 7 ), söz konusu davranışı açıkca dile getirmezler. Yazarların aklından geçen, ister erkeklerle çocuklar ya da erkeklerle köleler, ister erkekler ve erkek fahişeler ya da karşılıklı anlaşmış yetişkin erkekler olsun fark etmez. Yazarlar bu beraberliklerinden hiçbirinin aile kuramayacağının bilincindeydiler.

Eşcinselliğin yasaklanışı Levililer’deki kutsal yasa hükümlerine kadar dayanır. Levililer bölümü, eşcinselliği ” iğrenç” ve ölümü hak eden fiil olarak tanımlar. Bunun temelinde saflık ilkesi vardır. Farklı ” türden ” şeylerin birbirine karıştırılmaması gerektiğini savunan bir düzen ilkesidir bu. Bir insanın eşcinsel ilişkiye girmekle kendi cinsel farklılığını inkara sapması, bu ilkenin de inkarı anlamına gelir. Yeni Antlaşma’nın ilk yıllarında Yahudilerin, daha sonraki dönemde de hristiyanların bu ilkeye bağlı kaldıklarına ve eşcinsel faaliyetleri günah olarak gördüklerine ilişkin elle tutulur kanıtlar mevcuttur.