Re: Eski Antlaşma Peygamberliklerini Yorumlama

#30454
Anonim
Pasif

Teklif ve Tehdit:
Kutsal Kitap’ta bazen Tanrı’nın söylediği şeyleri yapmakta çok kararlı bazen de çok kararlı olmadığını görüyoruz.. Tabi ki Tanrı’nın sonsuz bir planı var ve bu sonsuz plan içinde saçımızdaki tellerden, öleceğimiz güne kadar her şey Tanrı’nın kontrolündedir. Bunun hiçbirini hiçbir şey değiştiremez. Peygamberler tarih içinde konuştukları için her zaman Tanrı’nın sonsuzluktaki kararları hakkında konuşmazlar. Bu yüzden de bazen peygamberlerin söyledikleri bazı şeyler olmayabilir. Biz bir şey olduğunda ancak o zaman bunu bilebiliriz. Olursa “Bu Tanrı’nın planıydı” diyoruz, olmazsa “Bu Tanrı’nın planı değildi” diyoruz. Peygamberler bazen Tanrı’nın gerçekten çok kararlı bir şekilde yapacağı şeylerden, bazen de belki yapacağı şeyler hakkında konuşuyorlar. Yunus Ninova’ye gitti ve onlara “40 gün sonra Ninova yok edilecek” dedi. Ama yok olmadı. Yunus yalancı peygamber değildi. Ama peygamberliği gerçekleşmedi. Yunus “Tövbe ederseniz kurtulursunuz” demedi, ama arka planda bu vardı. Tanrı’nın doğası gereği her zaman bu böyle kabul ediliyor. Tanrı her zaman her şeyi söylemiyor. Yunus kitabın başında Tanrı’dan kaçıyordu. Yunus 4.bölümde neden kaçtığını söylüyor Yunus Tanrı’ya “Bu insanları yok etmeyip bağışlayacağını biliyordum. Bu nedenle kaçtım, Ninova’ya gitmek istemedim” diyor.
Bu konu ile ilgili insani bir örnek verelim. 13 yaşında bir çocuğunuz var. Onu gezmek ve alışveriş yapmak için çarşıya gönderiyorsunuz. Evden çıkarken ona iyi vakit geçirmesini söylüyorsunuz. 3 saat sonra polisten bir telefon geliyor. Çocuğunuzun bir dükkanın camlarını kırıp ateşe verdiği için tutuklandığını söylüyor. Karakola gidip gerekli işlemleri yapıp çocuğunuzu çıkarıyorsunuz. Ona neden böyle bir şey yaptığını sorduğunuzda size ‘Sen bana iyi vakit geçirmemi söylemiştin Baba ben de iyi vakit geçirdim” diyor. 13 yaşındakiler böyle şeyler söyler. Oğlunuza anlatmak istediğiniz şeyi tam olarak açıklayıp “Bütün yaşam boyunca sana öğrettiğim şeyleri ve zamanı hatırla. İyi vakit geçirmek demek camları kırmak demek değil. Bunu bilmeliydin. Bütün yaşamın boyunca her öğrettiğim şeyi sana tekrar hatırlatmak istemiyorum” demelisiniz. Tanrı ile ilişkimizde de aynı şey.
Yer.18.bölümde bu prensibi açıklıyor. Tanrı burada Yeremya’ya bir ders öğretiyor. Onu bir çömlekçi dükkanına götürüp çömlekçiyi izletiyor ve gördüğü şeylerden Tanrı ona bir şeyler öğretiyor.
Yer.18:1-6 Tanrı bir çömlekçinin çamuru şekillendirdiği gibi İsrail’i şekillendiriyor. Eğer yaptığı kap bozuk olursa ya da beğenmezse onu ezip tekrar yapabilir. Çünkü çömlekçi çamuru ile istediği gibi oynayabilir. Bunu Pavlus Rom.9.bölümde de kullanıyor. Yeremya bu örnekten iki ders öğrendi.
Yer.18:7-8 Birinci ders: Eğer negatif bir peygamberlik varsa ve halk tövbe ederse peygamberliğin yönü pozitif olarak değişir. Tövbe ile lanet berekete dönüşür.
Yer18:9-10 İkinci ders: Pozitif bir peygamberlik varsa ve halk kötülük yaparsa peygamberliğin yönü negatif olarak değişir. Günah bereketi lanete çevirir.
Ama genelde insanlar verilen pozitif sözleri hatırlamayı seçerler. İsrailliler’de aynı şeyi yaptılar. Pozitif peygamberlikleri hatırladılar, ama negatif peygamberlikleri unuttular. Tanrı her defasında bu sözleri tekrar tekrar hatırlatmak zorunda değildi. Hatırlamak halkın göreviydi.
Peygamberler birçok zaman bereketler ve lanetler dışında teklif ve tehditler de veriyorlar. Lanet ve bereket kesindir, değişmez. Ama teklif ve tehdit kesin değildir, değişebilir, koşullara bağlıdır.
Yeş.1:19 Burada koşullara bağlı bir peygamberlik var. Eğer tövbe ederseniz bereketleneceksiniz, etmezseniz lanetleneceksiniz. Bazen Tanrı eğer kelimesini kullanıyor. İnsanlara öneride bulunuyor. Tabi ki Tanrı’nın sonsuz planı içinde kararlı ama bu noktada Tanrı kesin kararlı değil. Tanrı’nın kararı insanların tutumuna bağlı. Bu Tanrı’nın tarihe katılımıdır. İnsana bakış açısı ile sanki Tanrı ne yapacağına karar vermemiş gibi gözüküyor. Müjde ile ilgili de aynı şey geçerli. Eğer Mesih’e inanırsanız bu olacak, inanmıyorsanız bu olacak.
Özellikle gençler için bunu anlamak daha zordur. Örneğin: Baba sabah çocuklarına onları akşam sinemaya götüreceğine dair söz verir. Ama baba öğle vakti bir kaza geçirir. Ayağı kırılmıştır ve araba da tamircidedir. Çocuklar akşam sinemeya gidecekleri için çok sevinirler. Ama baba sinemaya gidemeyeceklerini söylediğinde çocuklar çok üzülürler ve “Ama sen bize söz vermiştin” derler. Bir şeyi yapacağınızı söylediğinizde çocuğa ne olursa olsun yapmanızı bekler. Aslında her zaman koşullara bağlıdır. Ayağım kırılmazsa, kalp krizi geçirmezsem, ölmezsem ya da savaş çıkmazsa gibi. Liste çok uzundur. Aslında Yakup kitabı da bunun hakkında bize konuşuyor. Eğer Tanrı isterse. Bunun böyle olduğunu yaşarken deneyimle ya da kültürle öğrenebiliriz.
Aslında bu tür şeyler kültüre göre de çok değişiklik gösterir. Mesela bazı kültürlerde daha net bir şekilde duygular ifade edilir. Ama bazı kültürlerde ise duyguları ifade etmek daha zordur. Ya da yapmakta zorlanacağı birşey olsa bile sevgilerinden, saygılarından “Hayır, özür dilerim bunu yapamam” diyemezler. Ama başka bir kültürde ise yapmak için zorlanmaktansa yapamayacağını söylemek çok normaldir. Kutsal Kitab’ı okurken Kutsal Kitap kültürünüde bilmek gerekiyor.
Aynı zamanda Tanrı’nın yaptığı büyük antlaşmayı da anlamak ve bilmek gerekiyor. Tanrı antlaşmayı halka verdiğinde halkın antlaşmayı anladığını ve daha sonrası için de bildiğini varsayıyor. Tanrı antlaşmasını tek taraflı olarak yapmadı. Halka verdi ve halkta antlaşmayı alıp onayladı. Bu nedenle Tanrı birçok yerde onların bildiklerini düşünerek bu şekilde konuştu. Bu dünyasal antlaşmalarda da böyledir.
Ama belli bir aşamadan sonra Tanrı sözünü onaylıyor. Tanrı bu onaylama işini sözleriyle ya da bir takım işaretleriyle yapıyor. Örneğin: Yeş.7.bölümde Ahaz’a bir işaret veriyor. Burada Tanrı söz veriyor, ant içiyor. Bu aşamadan sonra Tanrı fikrini değiştirmiyor.