Re: Eski Antlaşma Peygamberliklerini Yorumlama

#30450
Anonim
Pasif

Tarihi arka plan:
Eski Antlaşma tarihinde İsrail’le ilgili tarihsel olarak bildiğimiz ilk şey İbrahim’in hayatıdır. İbrahim’i aşağı yukarı İÖ.2000 yıllarında görüyoruz. Yaklaşık olarak İbrahim’den 600 yıl kadar sonra İÖ.1400 yıllarında Musa İsraillileri Mısır’dan çıkarmıştır. İÖ.1000 yıllarında ise Davut’un krallığı başlamıştır. Davut ve Süleyman bütün oymakları birleşik bir krallık olarak yönetiyordu. Süleyman tapınağı yaptırırken bütün oymaklardan birçok insanın tapınağın yapımında çalıştığını görüyoruz. Ama tapınak Yeruşalim’de yani güneyde olduğu için buraya uzakta kalan kuzeydeki oymaklar tapınağın yapımı için birçok adam ve para göndermek zorunda kaldıklarından bu durumdan pek hoşlanmadılar. Ama antik dünyada krallıklar bu sistemle çalışıyordu. Süleyman ölünce onun oğlu Rehavam kral oldu. Kuzeydeki kavimler yeni kral Rehavam’a haberciler gönderip “Biz artık size daha fazla kölelik etmek istemiyoruz. Bize işler buyurmayacak ve vergiler koymayacaksa Rehavam’ı kralımız olarak kabul edebiliriz” dediler. 2.Tar.10:13-14
Rehavam şımarık ve genç bir kraldı. “Benim parmağım babamın belinden güçlüdür” dedi. Bu sözün üzerine İ.Ö.930’da kuzey ve güney olarak krallık ikiye bölündü. Kuzeyde İsrail krallığı başkenti Samiriye, güneyde ise Yahuda krallığı başkenti Yeruşalim oldu. İsa Mesih’in gelişine kadar da bu bölünme hiç son bulmadı. İsa’nın “İyi Samiriyeli” diye anlattığı benzetmedeki Samiriyeli bu kuzey krallığındandı. Aynı soydan gelmelerine rağmen güneydekiler kuzeydekilerden, kuzeydekiler de güneydekilerden nefret ediyorlardı ve İsa gelene kadar da bu ayrılıkta hiç bir iyileşme olmadı.
İÖ.734’de bir koalisyon olduğunu görüyoruz. Biz bu zamana koalisyon zamanı diyebiliriz. Kuzeydeki İsrail krallığının kuzeyinde Aram (Suriye) vardı. Suriye’nin de kuzeyinde büyük bir imparatorluk olan ve geniş bir bölgeye yayılmış Asur imparatorluğu vardı. Her büyük imparatorluk gibi Asurlularda etraflarındaki küçük krallıklardan kendilerine vergi ödemelerini talep ediyorlardı. Bu durum o günlerde de normaldi. Asurlular da aynı şeyi yaptılar ve etraflarındaki Aram, İsrail gibi küçük ülkelerin vergi ödemelerini talep ettiler. Eğer büyük imparatorlukta bir sorun çıkarsa küçük devletler de hemen isyan etmek ve bu vergilerden kurtulmak istiyorlardı. Bu zaman içinde Asurlularla Persliler arasında problemler çıkmaya başlamıştı. Aram ve İsrail bu durumu kullanarak vergilerden kurtulmak istediler. Bu nedenle de güçlerini birleştirerek Aram ve İsrail Asur’a karşı bir koalisyon oluşturdular. Ama Asur’a karşı bu koalisyonun yeterli olmayacağını bildiklerinden Yahuda’yı da kendileri ile birlikte koalisyon yapmaya zorladılar. Yahuda koalisyona katılmak istemeyince bu iki ülke Yahuda’ya karşı savaş açtılar. Bunun üzerine peygamber Yeşaya Yahuda kralı Ahaz’a Tanrı’ya güvenmesini söyledi. Ama Yahuda kralı Yeşaya’yı dinlemedi ve Tanrı’ya güvenmek yerine Asurlulara güvenmeyi seçti. Kendince güçlü olandan yana oldu. Kendine büyük bir abi arıyordu ve buldu. Ama bu Tanrı’yı çok kızdırdı. Bunun sonucunda Yahuda Asurluların elinin altına geçti. İÖ.722 de Asur Aram ve İsrail’e saldırdı. İsrail krallığını yok etti. Başkent Samiriye’yi yerle bir etti. İsrail’de yaşayan halkı alıp dünyaya dağıttı ve başka milletlerden insanları getirip burada kalan halkla karıştırdı. Yeni Antlaşma’nın bahsettiği Samiriyeliler işte bu karışık halktır.
Kuzeyde bunlar olurken Yahuda Asurlularla birlikte olduğu için güneyde bir süre problem yaşanmadı. Ama 701’de bu kez Asur Yahuda’ya saldırdı. Çünkü Yahuda Asur’a isyan etti. Artık büyük abiye vergi ödemek istemiyorlardı. Zaten Asur eskisi kadar güçlü de değildi. Babil güçlenmeye ve Asur’a problem çıkarmaya başlamıştı. 701’de Yahuda’da Hizikya kraldı ve o da Tanrı’ya güvenmek yerine kendi ordusuna güvendi. Asur neredeyse Yahuda’nın bütün kentlerini yok etti. Yeruşalim’i kuşattı. O zaman Yeşaya Hizikya’ya “Artık kendi orduna güvenmez gerçekten tövbe edersen Tanrı ülkeyi kurtaracak” dedi. Bunun üzerine Hizikya tövbe edip Tanrı’ya güvenmeyi seçti. Asurluların ordusu içinde bir hastalık ortaya çıktı ve Asur ordusu savaşı bırakıp geri dönmek zorunda kaldı. Böylece Yahuda güneyde krallığına devam etti.
Ama bu tövbe çok uzun sürmedi. 700 yılında Hizikya tekrar Tanrı’yı bırakıp kendi gücüne güvenmeye başladı. Bu kez de Asurlulara karşı kendilerini korumak için Babil’e gitti. Hizkiya tam Tanrı’nın onları Asur’dan kurtardığı bir dönemde böyle birşey yapınca peygamber Yeşaya çok kızdı. Hizikiya’ya “Sana yardım edeceğini düşündüğün Babilliler birgün seni yok edecek” dedi. Bu dönemde Babilliler Asur’u yok etmişlerdi. Artık Babil büyük abiydi. Ama Babil’in Yahuda ile koalisyonu da çok uzun sürmedi. İÖ.601 de Babil Yeruşalim’e saldırdı ve Yahuda’nın birçok şehrini yok etti. Sonunda Yahuda Babil’e teslim oldu. Babil kralı Nebukadnesar Daniel ve arkadaşları gibi akıllı olan bazı Yahudileri toplayıp sarayına götürdü. Yahuda tövbe etmediği için İÖ.597’de Babil Yahuda’ya tekrar saldırdı. Bu kez Yahuda’nın daha da fazlası yok edildi. Ama hala tövbe etmek istemediler. Son kez İÖ.586’da Babilliler tekrar Yahuda’ya saldırdı. Bu kez Yeruşalim tamamen yıkıldı. Davud’un evi, tapınak bütün şehir yerle bir edildi. Artık hem kuzey hem de güney krallıkları sürgündeydiler. Tanrı’nın kendi halkı günahlarından ve tövbesizliklerinden dolayı bütün dünyaya yayılmışlardı. Sanki hiçbir ümit kalmamıştı ve Tanrı’nın halkı için verdiği vaatler yok olmuş gibi görünüyordu. Birçok peygamberler işte bu dönemde peygamberlik ettiler. Aslında bu tarihi olayları bilmedikleri için de insanlara peygamberlikleri anlamak zor geliyor.
Güney krallığının sürgünü kuzey krallığının sürgünü gibi olmadı. İÖ.538’de Yahudalılar için sürgünden dönüş başladı. Çünkü o dönemde Pers krallığı Babil’i fethetmişti. İÖ.538 de Pers kralı Siyrus İsraillilere “Geri dönün ve kendi tapınağınızı yeniden inşaa edin” dedi. Bazı Yahudalıları çok değil 50 bin kişi kadarını geri gönderdi. İÖ.515 de yeniden tapınak inşaa edilmeye başlandı. Ama bütün bunlara rağmen hala insanlar yüreklerini değiştirmediler. İÖ.400 yıllarında Tanrı’ya karşı isyan, günah hatta putperestlik çok yaygınlaşmıştı. Bu nedenle sürgünleri uzadı. Ezra ve Nehemya bu dönemde yaşadılar. Bazı iyi şeyler de oldu bu dönem de ama aynı zamanda çok fazla putperestliğe dönüş de oldu. Eski Antlaşma’nın son peygamberi olan Malaki bu sürgünün günahlardan ve tövbesizlikten dolayı çok uzayacağını söyledi ve “Sürgün yeniden İsrail’de krallık kurulana dek sürecek” dedi. Son peygamber Malaki’den sonra İsa gelene kadar İsrail için 400 yıllık sessiz, Tanrı’dan hiçbir vahiyinin gelmediği karanlık bir zaman oldu. Bu zaman içinde Tanrı’dan hiçbir peygamber ya da mesaj gelmedi. Hıristiyanlık tarihinde bu 400 yıllık döneme Sessiz Zaman ya da Karanlık Zaman diyoruz.
Ama halk bütün bu zaman içinde vaat edilen Mesih’in gelişini bekledi. İşte bu noktada Hıristiyanların inandığı şey Yeni Antlaşma başlıyor. Biz inanıyoruz ki ruhsal anlamda tapınağı yeniden inşaa etmek ve ruhsal krallığı kurmak için Mesih İsa geldi. Mesih’in altındaki bu krallık çok büyük ve sadece İsraillilerin tövbelerini değil bütün uluslardan insanları kapsıyor.
Birleşik bir monarşinin devam ettiği Davud ve Süleyman döneminde çok fazla olmamakla birlikte bir takım peygamberler oldu. Ama krallık bölündüğü zaman peygamberler daha çok arttı. Çünkü İsrail ve Yahuda’da günah çok artmıştı.