Re: Bebek Vaftizine Kelami bakış

#27927
Anonim
Pasif

Şimdi bu görüşleri tarih ve Kutsal Kitap ışığında ele alarak konumuzun akışı içinde bir bir inceleyelim.

Vaftiz kurtuluş sağlayan gizemli bir sakrement midir yoksa bir sembol müdür?

Bu sorunun doğru biçimde yanıtlanması konumuzun daha iyi anlaşılmasına ışık tutar. Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliseleri kurtuluş işinin İsa Mesih tarafından gerçekleştirilip sadece Mesih aracılığıyla kurtuluşa erişildiği konusunda hemfikirdirler. Fakat Mesih’te bulunan bu kurtuluşun ne şekilde insanlığa sunulduğu yada iletildiği konusundaysa önemli görüş ayrılığı bulunmaktadır. Kutsal Kitap’a dayalı Mesih inanlıları bu kurtuluşun insanlara İncil mesajının tanıtılmasıyla sunulduğu ve insanların da bunu bireysel iman ve tövbe yoluyla kabul ederek sahiplendiğini öğretir. Katolik, Ortodoks ve bazı Protesan kiliseleriyse bu kurtuluşun sakramentler aracılığıyla insanlara sunulup iletildiğini ve sırf bu sakrementlerin uygulanışıyla bireysel iman bile olmaksızın kurtuluşa erişildiğini öğretirler.

Katolik Kilisesi için özellikle altı kutsal sakrament vardır. Bunlar vaftiz, Rabbin sofrası, onay, evlilik, yağla mesh ve günah itirafıdır. Gelenekçi Protestan kiliseleriyse bu sakramentleri vaftiz ve Rabbin sofrası olmak üzere sadece ikiye sınırlar.

«Sakrement» kelimesi başlangıçta bir askerin komutanına sadık kalma yeminini anlatmakta kullanılırdı. Bu bağlamda inanlılar da ruhsal askerler olarak Rab ve komutanları Mesih’e vakfiyetlerini vaftiz yoluyla dile getiriyorlardı. Ama ikinci yüzyıldan itibaren mistik putperest dinlerin etkisi sonucu bu terim mistiksel etkisi bulunan sihirli bir tören yada ayin anlamına dönüştürüldü. Daha sonra da bu «sır» ya da «giz» anlamında Katolik kilisesince uygulanan bir çok kutsal eylem, ayin ya da kutsal öğelere işaret etmek için kullanılmaya başlandı. Sakrament düşüncesi genel biçimde “Kutsal Ruh’un vasıtalarıyla canlarda iman ve lütuf oluşturup imanı ya da lütfu pekiştiren Mesih tarafından öngörülmüş kutsal araçlar” olarak yorumlanır. Bu, görünmez tanrısal lütfun görünür öğelerle gizemli biçimde insanlara iletilmesidir. Trent Konsili’nde de tanımlandığı gibi bunlar sadece bir mühür ya da işaret değil ama uygulanan kişilerde kendiliklerinden (ex operato) lütuf oluşturan ya da lütfu ileten dinamik vasıtalardır.

Katolik görüşüne göre lütuf ya da kurtuluş ileten vaftizinin geçerli bir sakrement olması için şu şartların yerine getirilmesi gerekiyor:
1. Vaftiz yetkili atanmış bir dini lider aracılığıyla yapılmalı. Bu dini lider ahlaksız kötü biri olsa bile uygun biçimde yaptığı sürece uyguladığı sakrementler geçerlidir.
2. Vaftiz sakrementinde «Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adıyla» formülü hatasız biçimde telafuz edilmelidir. Eğer bu sözlerin telafuzu esnasında öksürük tutar ya da başka bir nedenle düzgün biçimde söylenmezse sakrement geçersizdir ve mutlaka yenilenmelidir.
3. Vaftiz sakrementi suyla, karla, yağmur, deniz suyuyla ve hatta kahve ve çay suyuyla bile yapılabilir.
4 . Vaftiz, vaftiz olanın başına üç kez haç biçiminde suyu serpmekle ve aynı anda Baba, Oğul ve Kutsal Ruh sözlerini telafuz etmekle yapılmalı.

Bu şekilde vaftiz olunan bebek Katolik kilisesine göre doğrudan Tanrı’nın çocuğu olup, yeniden doğarak sonsuz kurtuluşa ulaşır. Bu vaftiz sakrementinden sonra dini lider “bu bebek bugün yeniden doğarak Tanrı’nın çocuğu ve kilisenin bir üyesi olmuştur” bildirisinde bulunur. Vaftizin geçerli olması için vaftiz olandan ne bireysel bir iman ne de tövbe beklenilmediğine dikkat edilsin. Bireysel iman olmadan bile sırf bu sakrementlerle insan yeniden doğarak kurtulabiliyor. İster kabul edilsin ya da edilmesin bu uygulma biçimi açıkça sakramentlere majik, sihirli bir güç yüklemektedir. Gerçekten de vaftiz sakrementinin şekli, formülü ve uygulanış şekliyle tam bir sihiri andırıyor.

Bazı Protestan kiliselerinin de vaftizin yenileyici etkisi konusunda hemen hemen aynı Katolik-Ortodoks görüşlerini savunduğunu belirtmemizde yarar vardır. Örneğin Lutherci Ausburg amantüsünde vaftiz sakrementi konusunda şunlar belirtilir: “Vaftiz kurtuluş için gereklidir. Tanrısal lütuf sakrement aracılığıyla sunuluyor. Bebeklerin de vaftiz edilmesi gerekir öyle ki, onlar da bu şekilde Tanrı’nın beğenisini kazanıp Tanrı’nın sorumluluğuna girsinler” (referens). Bir inanlı internet sitesinde sözkonusu «vaftiz kurtuluş için gereklidir» ifadesi yumuşaltılarak hatalı biçimde «vaftiz selametimiz için gereklidir» şeklinde çevrilmiştir. İnternet yoluyla okuduğum Robert Lin tarafından hazırlanmış “Sakramentler” başlıklı yazıda da açıkça bebek vaftizinin bebeği Adem ve Havva’dan süregelen asli günahtan ve gelecekte işlenebilecek günahlardan arındırdığı belirtilir. Sözkonusu bu yazıda sakramentlerin etkinliği konusunda Katolikleri bile aşan yanlış görüşlere yer veriliyor. Örneğin bu yazı Katoliklerin bebek vaftizini Mesih’in lütfunun gösterilmesinin başlangıcı olarak görüp sonradan işlenen günahlar üzerine etkili olmadığı görüşünü eleştirir. Sonradan işlenen günahlar için de Katolik kilisesinin günah çıkarma sakramentini icat etmesini yanlış bulur. Bu yazar aynı zamanda günah çıkarma uygulamasının vaftizin etki ve değerini zayıflatıp düşürdüğünü, gerçekte bunun etkisinin sonradan işlenen günahları da kapsadığını vurgular! Bu görüşe göre vaftizden sonra işlenen günahlar için günah çıkarma sakramentine değil ama ilk vaftiz sakramentini ve onun ebedi etkisini hatırlamaya gereksinim varmış! Ne çarpık bir görüş!

Doğallıkla vaftiz uyguylamasının kurtuluş ya da özel bir lütuf sağladığını düşünen kiliseler bebeklerini bu lütuftan mahrum etmemek için vaftiz ettirirler. Başka bir Lutheryen yazarı da daha ileri giderek bebeklerini vaftiz ettirmeyenlerin bir tür ruhsal cinayet işlediklerini iddia eder (bkz).

Hemen belirtelim ki, sözkonusu bu «sakrement» anlayışı kaynağını kesinlikle Kutsal Kitap’ta değil ama putperest Roma mistik dinlerinde bulur. Kutsal Kitap kesinlikle bu türden kendiliğinden kurtuluş ya da lütuf ileten sihirli bir sakrementten söz etmez. “Sakramentler” kurtuluş aracı değil hamt, şükran veya ikrar araçlarıdır. İnanlılar bu sembolik uygulamalar yoluyla yüreklerinde bireysel iman sonucu edindindikleri ruhsal bereketler için Tanrı’ya övgü sunar ve bu görünür eylemlerle herkesin önünde Mesih’in yüceliğine tanıklıkta bulunurlar. Tanrısal kurtuluş insanlığa ilaç yada aşılama benzerliğinde fiziksel nesnelerle aktarılamaz ama duyuru yoluyla sunulur ve yürekten iman edilerek sahiplenilir. Elçi Pavlus’un bildirdiği gibi:
‘‘Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih’le ilgili sözün yayılmasıyla olur” (Rom. 10:17).
‘‘İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı’nın armağanıdır” (Ef. 2:8).
Elçi Pavlus da vaftiz uygulmasının kurtaran veya yenileyen bir özelliği olmadığını şu beyanıyla dile getirir:
“Krispus’la Gayus’tan başka hiçbirinizi vaftiz etmediğim için Tanrı’ya şükrediyorum. Evet, bir de İstefanas’ın ev halkını vaftiz ettim; bunun dışında kimseyi vaftiz ettiğimi anımsamıyorum. Çünkü Mesih beni vaftiz etmeye değil… Müjde’yi yaymaya gönderdi” (1Cor. 1:14-17).

Bu sözler açık biçimde vaftizin hiçbir kurtarıcı etkisinin bulunmadığını kanıtlar. Çünkü eğer vaftizin sihirli, kurtaran yada lütuf ileten bir özelliği bulunsaydı Pavlus asla böyle çok kişiyi vaftiz etmediğinden Tanrı’ya şükür sunmayacak ve vazifesinin vaftiz değil İncil’i ilan etmek olduğunu bildirmeyecekti. Pavlus vaftiz konusunda zamanımızın Katolik, Ortodoks ve bazı Protestanları gibi düşünseydi asla böyle bir açıklamada bulunmayacaktı.

Rabbimiz İsa Mesih de kendisiyle birlikte asılan ve iman eden suçluya vaftiz olmamasına rağmen aynı gün kendisiyle birlikte cennette olmayı vaat etti (bkz. Luk. 23:43).

Bebek vaftizi uygulamasının kandırıcı ve tehlikeli birçok yönü bulunmaktadır. Çoğu insanlar bebek vaftizinin sağladığına inandığı yeni doğuş ve kurtuluşa güvenerek sahte bir emniyete kapılmıştır. Tövbeye gereksinim duymayıp zaten Hristiyan olduklarını savlamaktadırlar. Ne yazık ki, Katolik ve Ortodoks dini görevlileri de birçok kez tanık olduğum gibi özellikle cenaze törenlerinde inaçsız kişilerin bile sırf bebekken vaftiz oldu diyerek cennete gittiğini duyurmalarıyla bu sahte güvenliği destekleyip beslemektedirler. Bebek vaftizi belki bir kişiye sözde resmi bir hristiyan kimliği sunabilir. Ama asla yeniden doğuş ve kurtuluş sağlayarak gerçek bir Hristiyan yapamaz. Bu yalnızca bireysel iman, tövbe ve adanışın sonucu mümkündür.