Re: Azizlere Dua’ya.. TANRI ne diyor..
Saygıdeğer viran dede ;
Bir olgunun kadim olması o olguyu doğru ve gerçek kılmaz. Yunanca Kutsal Yazılar “azizler” yani “mukaddesler” olarak Mesih’in kanı ile temizlenmiş İsa’nın o ilk takipçilerinin tümüne işaret eder. (Resullerin İşleri 9:32; II.*Korintler 1:1; 13:13) Kadınlar ve erkekler, cemaatte önemli bir konumda olanlar ve olmayanlar, hepsi yerde yaşarken “mukaddesler” olarak adlandırıldı. Onların Kutsal Yazılarca aziz olarak kabul edilmesinin ölümlerinden sonraya ertelenmiş olmadığı açıktır.
Böyle olmakla birlikte, MS*ikinci yüzyıldan sonra Hıristiyanlık pagan dünyasında şekil alırken, Hıristiyanlığı, putperestlere cazip gelen ve onlar tarafından hemen kabul edilebilecek popüler bir din durumuna getirme yönünde bir eğilim vardı. Bu putperestler birçok tanrıya, yani panteona tapınmaktaydılar ve yeni din kesinlikle tektanrılıydı.
Böylece, eski tanrıların, yarı-tanrıların ve mitolojik kahramanların yerini alabilecek “azizlerin” benimsenmesiyle bu uzlaşma sağlanabilecekti.
Ekklisiastiki Istoria (Kilise Tarihi) adlı kitap şu yorumda bulunuyor:
“Putperestlikten Hıristiyanlığa döndürülmüş olanlar için, terk ettikleri eski kahramanları şehitlerin kişiliğinde yeniden görmek ve onlara öncekiler gibi onur vermek çok kolaydı. . . . . Bununla birlikte, azizlerin böyle onurlandırılması çoğu kez tam bir putperestliğe dönüştü.”
Bir başka kaynak, “azizlerin” Hıristiyanlığa nasıl sokulduğunu şöyle anlatıyor:
“Yunan Ortodoks Kilisesinin azizleri onurlandırmasında putperest dinin güçlü etkilerinin açık izlerini buluruz. [İnsanların] Hıristiyanlığa çevrilmesinden önce eski Olimpia tanrılarına atfedilen nitelikler şimdi azizlere mal edildi. . . . . Yeni dinin ilk yıllarından başlayarak taraftarlarının güneş-tanrısının (Phoibos Apollon) yerine Peygamber İlya’yı koyduklarını ve kiliseleri bu tanrının eski mabet ve türbelerinin ya yıkıntıları üzerinde ya da çok yakınlarında, çoğunlukla tepelerin ve dağların doruğunda, yani eski Yunanlıların ışık saçan tanrı Phoibos Apollon’a onur verdiği her yerde inşa ettiklerini görüyoruz. . . . . Hatta Bakire Meryem’i Bakire-tanrıça Athena ile bir tuttular. Böylece dini yeni benimsemiş putperestlerin ruhunda Athena putunu kırmakla doğan boşluk yok edilmiş oldu.”—Neoteron Enkyklopaidikon Lexikon (Yeni Ansiklopedik Sözlük), Cilt 1, sayfa 270-271.
Örneğin, MS dördüncü yüzyılın sonu gibi ileri bir tarihte Atina’daki durumu inceleyin. Bu kentte oturanların çoğunluğu hâlâ putperestti. Onların en kutsal ayinlerinden biri iki aşamalı bir kutlama olup her yıl şubat ayında Atina’nın 23 kilometre kuzeybatısındaki Eleusis şehrinde yapılan Eleusis Mysterionlarıydı. Bu gizli ayinlere katılabilmek için putperest Atinalılar Kutsal Cadde’den (Hiera′ Hodos′) geçmeliydiler. Şehrin yöneticileri onlara başka bir tapınma yeri sağlamakta çok yaratıcı olduklarını ortaya koydular. Putperestleri çekmek ve bu gizli ayinlere katılmalarını engellemek için aynı cadde üzerinde Atina’dan 10 km uzaklıkta Daphni manastırı yapıldı. Manastırın kilisesi Yunan tanrısı Daphnaios ya da Pithios Apollon’a adanmış eski mabedin temelleri üzerine inşa edildi.
Put tanrılarının “azizlerin” onurlandırılmalarına uyarlanmalarının kanıtları Yunanistan’ın Kythera adasında da bulunabilir. Adanın en yüksek noktalarından birinde—biri “Aziz” George’a diğeri Bakire Meryem’e adanmış—iki küçük Bizans kilisesi vardır.
Kazılar burada hemen hemen 3.500 yıl önce tapınma yeri olarak hizmet eden bir Minos tepe sunağı olduğunu ortaya çıkarmıştır. MS altıncı ya da yedinci yüzyılda “Hıristiyanlar” “Aziz” George küçük kilisesini tam bu tepe sunağının yerine diktiler. Bu büyük ölçüde simgesel bir manevraydı; çünkü bu gelişmiş Minos dini merkezi Ege’nin deniz yollarının denetimini elinde tutuyordu. Bakire Meryem’in ve “denizcilerin koruyucusu” “Aziz” Nikola ile aynı günde kutlanan “Aziz” George’un bereketini garanti altına almak amacıyla iki kilise yapıldı. Bu bulguyu anlatan bir gazete, dinsel hizmeti yerine getirmek için “bugün bir [Yunan Ortodoks] papaz dağa tıpkı eski çağlarda bir Minos kâhininin yaptığı gibi çıkar!” diye yazdı.
Bir tarih araştırmacısı paganizme yönelen sözde Hıristiyanlığın putperest Yunan dininden ne ölçüde etkilendiğini özetleyerek şunlara işaret ediyor: “Hıristiyan dininin putperest altyapısı, geleneklerin kalıcı niteliğini doğrulayarak, yaygın inançlarda çoğu kez değişikliğe uğramadan kalmıştır.”
Milyonlarca insan “azizlerin”, iman edenlere özel bir güç verebileceğine inandığından, kutsal emanetleri kullanarak ya da aracı olarak bu kişilere yakararak onlara onur veriyor. Acaba kutsal yazılarda böyle bir öğreti var mı? İsa Dağdaki Vaazında takipçilerine Tanrı’ya nasıl yaklaşacaklarını öğretti: “İmdi siz şöyle dua edin: Ey göklerde olan Babamız, ismin mukaddes olsun.” (Matta 6:9) Dualar uygun bir şekilde, sadece Tanrı’ya yöneltilmelidir.
Bazı ilahiyatçılar, “azizlerin” aracı olması gerektiğini kanıtlamak için Romalılar 15:30,*31’de yer alan şu sözleri kullanırlar: “Ey kardeşler, Rabbimiz İsa Mesih için ve Ruhun sevgisi için size yalvarırım, . . . . Allaha benim için dualarda benimle beraber cehdedin.”
Pavlus iman edenleri kendisine dua etmeye ya da Tanrı’ya yaklaşırken kendi adını kullanarak yalvarmaya mı teşvik ediyordu? Hayır. Kutsal Kitapta, gerçek azizler ya da mukaddesler için dua edilmesi teşvik edilse de, Tanrı hiçbir ayette bu mukaddeslere doğrudan ya da onların aracılığıyla dua etmemizi emretmez.—Filipililer 1:1,*3,*4.
Bununla birlikte, Tanrı dualarımız için bir Aracı atamıştır. İsa Mesih “Yol ve hakikat ve hayat benim” dedi. “Ben vasıta olmadıkça, Babaya kimse gelmez.” İsa şunları da söyledi: “Benim ismimle her ne dilerseniz, onu yapacağım; ta ki, Baba Oğulda taziz olunsun. Eğer benim ismimle bir şey dilerseniz, ben onu yapacağım.” (Yuhanna 14:6, 13,*14) Baba’nın, İsa’nın adıyla sunulan duaları dinlemeyi istediğine emin olabiliriz.Kutsal Kitap İsa hakkında şunları der: “Kendi vasıtası ile Allaha yaklaşanları tamamen kurtarmağa kadirdir, çünkü onlar için şefaat etmek [aracılık etmek, Yeni Çeviri] üzre daima yaşamaktadır.”—İbraniler 7:25.
saygılarımla