Re: Kanın sesi ancak adaletle susar

#28568
Anonim
Pasif

sahinalpay.jpg
ŞAHİN ALPAY
s.alpay@zaman.com.tr Yorumlar

Hrant için, adalet için

Bugün 19 Ocak 2008. Siyasî bir cinayete kurban giden Agos gazetesi genel yayın müdürü, değerli meslektaşım ve dostum Hrant Dink’i ölümünün birinci yıldönümünde acıyla ve saygıyla anıyorum.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan, 17 Ocak’ta “Today’s Zaman”da ve bugün Zaman’da yayımlanan yazısında şunları söylüyor: “Erivan’a her geldiğinde konuşmak için birkaç dakika bulurduk. Türkiye’deki havayı öğrenmek için onunla konuşmak önemliydi. Çünkü o, sadece Türkiye’de yaşayan bir Ermeni değildi. O, Türk ve Ermeni, her iki kimliğinden de gurur duyan biriydi ve bu ikisini bağdaştırmaya çalışırken ‘Türklüğü aşağılamak’la suçlandığı için kendini hakarete uğramış hissediyordu ve bundan dolayı öfkeliydi.”

Oskanyan, çok haklı olarak şunun da altını çiziyor: Ona yapılan saldırı, “sadece bir insana değil, aynı zamanda fikirlere ve değerlere yönelik bir saldırıydı”. Hangi fikir ve değerler? Çeşitli tarihlerde Neşe Düzel’e söylediklerinden hatırlayalım:

“Osmanlı Ermenilerinin başına gelenlerin unutulmasını beklemesin hiç kimse. Bir millet yaşadığı acıyı, tarihini, atalarını niçin unutacak? Türkiye’de Ermenilerin öldürdükleri Türkler için anıtlar yapılıyor. Bu anıtlar geçmişi unutmak için mi yapılıyor? Unutma kavramı sempatik değil. Unutmadan onunla baş etmek ve unutmamış olmaktan düşmanlık üretmemek kavramı, insana çok daha yakışıyor…”

“Ne Türkiye’den ne de dünyadaki herhangi bir devletten, parlamentodan, milletten ‘soykırımı kabul edin’ diye bir talepte bulunulmamalı. Bu, benim milletimin acısıdır ve ben bu acımı onurumla sırtlarım, ebediyete kadar taşırım. Birilerinin benim bu acımı paylaşması da, onların insan haklarına, demokratik duruşlarına ilişkin kendi bilecekleri şeydir… ‘Türkiye, soykırımı kabul etsin’ demiyorum. ‘Türkiye, bu tartışmadan korkmadığını dünyaya ve Ermenilere göstermeli’ diyorum…”

“Ben Türkiye’de yaşayan bir Ermeni’yim. Herkes kendi ülkesinde hem o ülkenin iyi bir yurttaşı olabilir hem de kendi soydaşlarının yaşadığı bağımsız devletin varlığını, mutluluğunu düşünebilir…”

“Türkiye’yi terk etmeyi, hiçbir zaman düşünmedim… Benim köküm burada… Benim toplumdan şikâyetim yok, ama devletin bugüne kadarki tek tipçi bakışından sonsuz şikâyetim var… Bu ülkedeki farklı kültürleri insanlara tanıtan bir ders bile yok okullarda. Bırakın dersi, bir cümle bile yok… Ama demokratikleşmeyle birlikte Türkiye, son yıllarda farklılıklarına özen gösterme sürecini yaşıyor…”

“Türkiye’nin demokratikleşmesi, soykırımı tanımasından çok daha önemlidir. Ancak demokratikleşmiş bir ülke rahatlar ve tarihiyle hesaplaşmayı, sorunlarını konuşmayı göze alabilir, empati yapmayı becerebilir. Aynı türden olaylar bir daha yaşanmaz…”

“İnsanlar ancak Ermeni meselesini öğrendikten, anladıktan sonra, ‘Bu benim için bir soykırımdır ya da değildir’ diye olayı kabul ederler ya da etmezler. Ayrıca devletin ya da hükümetin dışarıdan baskılarla mecbur kalıp olayı kabul etmesinin de hiçbir anlamı yok. Çünkü gerçeği görmesi gereken toplumlardır, insanlardır… Devletlerin vicdanı olmaz. Toplumların ve insanların vicdanı olur. Zaten idrak de, ‘vicdan’la ilgili bir süreçtir…” (Radikal, 22 Ocak 2007)

Hrant Dink öldü, ama temsil ettiği fikir ve değerler elbette yaşıyor. Davayla ilgili gelişmeler, cinayetin azmettiricilerinin güvenlik kuvvetleri içinde olduğuna dair kuşkuları güçlendirdi. Cinayetin bütün sorumlularıyla aydınlığa kavuşturulması Türkiye’de hukuk devletinin muhakkak ki başta gelen sınavı.

Hrant’ın arkadaşları, din, dil, ırk, cinsiyet, siyasî görüş farkı gözetmeden halkların kardeşliğine inanan tüm yurttaşları onu anmak için bugün saat 3’te öldürüldüğü yerde bulunmaya çağırıyorlar. Uluslararası Hrant Dink Vakfı 19-23 Ocak 2007 arasında çekilen binlerce kare arasından seçilen “Hepimiz Hrant Dink’iz” fotoğraf kitabını yayımladı. Bilgi için bkz: http://www.hrantdink.org

19.01.2008

ZANAN