Re: Policarp

#28884
Anonim
Pasif
Phrigya Kilisesine Mektup

İncil’e uygun bir işkence

Kardeşlerimiz, size işkence çekenler ve Policarp hakkında yazıyoruz. Policarp’a işkence edilmesi ve ölümü ile bütün işkenceler son buldu ve bütün Hristiyanlar artık takip edilmiyorlar. Bütün son olaylarla gökteki Rabbimiz Policarp’ın acı ve işkence çekmesinin İncil’e uygun olduğunu gösterdi. Gerçekten de Policarp Mesih İsa gibi ele verilmeyi bekledi, öyle ki bize örnek olup sadece kendimizin değil de başkalarının kazancını düşünelim. Çünkü gerçek sevap sadece kendi kurtuluşunu arzulamak değil, kardeşlerimizin kurtuluşunu da istemektir.

Evet Allah’ın arzusuna göre olan bütün işkence ile ölümler azizlik ve cesaret örneğidir. Çünkü her konuda Allah’ın gücünü görecek kadar dindar olmalıyız. Kim işkence çekenlerin cömertliğini, dayanma gücünü ve Rab’be olan sevgisini taktir etmez? Kırbaçlananların derileri yarılmış, damarları gözüküyordu, buna rağmen dayanma gücü buluyorlardı. O kadar ki seyirciler onlara acıyor, onlar için üzülüyorlardı. Korkunç acılar çekenler ise harika bir cömertlik örneğiyle herhangi bir çığlık veya inleme bile ağızlarından kaçırmıyorlardı.

Germanicus

Şeytan onlara karşı birçok girişimler yapmıştı, ama Allah’a şükürler olsun ki hiç birini yenememişti. Germanicus, herkesten cesurdu ve herkesin ürkekliğini dayanma gücü ile kuvvetlendiriyordu. Hayvanlara karşı savaşmada harika idi. Konsül Vekili direnişini kırmak için gençliğine acıdığını söylüyordu. Ama o hayvana şiddet göstererek kendisine çekiyor, haksızlıklarla dolu bu hayattan bir an önce ayrılmayı arzuladığını gösteriyordu.
O zaman bütün millet dindar ve aziz olan Hristiyanların cesaretlerine hayran kaldılar. Şöyle bağırmaya başladılar:
-Dinsizlere ölüm! Policarp’u arayalım!

Quintus Olayı

Sadece biri zayıflık gösterdi. Adı Quintus idi. Ülkesinden yeni gelmiş bir Frigyalı idi. Hayvanları görünce paniğe kapıldı. Gerçekte o kendisini serbestçe teslim etmişti ve başkalarını da aynen yapmaya itmişti. Ama Konsül Vekilinin ısrarları ile imanını inkar edip putlara kurban kesti.

Askerler Policarp’ı arıyorlar

Policarp her şeyi ile mükemmeldi. Olanları duyunca hiç etkilenmedi, hatta aynı şehirde kalmak bile istedi. Ama çoğunluk onu uzaklaşmaya ikna etti. Bunun için şehirden uzakta olmayan küçük bir eve arkadaşları ile birlikte çekildi.
Adeti olduğu gibi gece ve gündüz bütün insanlar ve dünyadaki bütün kiliseler için dua ediyordu.
Yakalanmasından üç gün önce dua ederken bir rüya gördü. Odasını alevler içinde gördü. Arkadaşlarına da dönüp kehanette bulundu:
“Canlı olarak yakılacağım!”
Onu yakalamak üzerelerken başka bir yere taşındı. O gider gitmez polis onu yakalatmak için varmıştı. Onu bulamayınca genç iki esiri ele geçirdiler. Aralarından biri işkencelere dayanamayıp konuştu. O andan itibaren Policarp artık saklanamıyordu. Çünkü kendi evinden olan kişiler onu ele vermişlerdi. Herodes isimli yüzbaşı, onu stadyuma getirmek için acele ediyordu: Policarp’ın kaderi, orada Mesih’in acılarını paylaşmaktı. Onu ele verenlerde Yahuda’nın cezasını çekeceklerdi.

Yakalanması

Bir Cuma, akşam yemeği saatinde, genç köleyi götürdüler. Piyade ve atlı askerler, her zamanki gibi silahlı olarak, bir haydutu kovalıyorlarmış gibi yola kovuldular. Vardıklarında karanlık çökmüştü ve Policarp’ı yukarıdaki katta yatarken buldular. Oradan da kaçıp başka bir yere saklanabilirdi. Ama istemedi. Şöyle dedi:
-“Allah’ın istediği olsun”!
Policarp vardıklarını duymuştu. Aşağıya inip onlarla konuşmaya başladı. Yaşı ve sakinliği ile herkesin hayranlığını uyandırdı. O yaşta birini tutuklamak için bu kadar çok uğraşıldığına, emek sarf edildiğine şaşıyorlardı. Policarp hemen orada diledikleri kadar yiyecek ve içecek ikram etti. Onlardan sadece rahatça dua edebilmesi için bir saat istedi. Kabul ettiler.
Ayakta dua etti. Allah’ın lütfu ile dolu idi. Böylece iki saat dua etti. Onu duyanlar şaşkınlık içinde idiler. Çoğu böyle hürmete layık bir ihtiyarı yakalamaktan üzgündü.

Stadyuma doğru yolda

Policarp onunla beraber yaşamış olan büyükler ve küçükler meşhur veya halktan olan insanlar ve bütün dünyaya yayılmış Kilise için dua ettikten sonra yola koyulma zamanı gelmişti. Onu bir merkep üstüne oturttular ve şehre götürdüler. O gün cumartesi günü idi.
Askerlerin başı ve onun babası Nicetus onu karşılamaya geldiler. Onu arabalarına aldılar, aralarına oturttular.onu ikna etmeye çalışıyorlardı:
-“Sezar tanrıdır deyip ona günlük ikram etmekte ne kötülük var? Böyle yaparak hayatını kurtarırdın.”
O ilk önce hiç sesini çıkarmadı. Sonra ısrar ettikleri için şöyle cevap verdi:
-“Hayır, bana tavsiye ettiklerini yapmayacağım”
Onu ikna edemeyeceklerini anladıklarında ona bu sefer küfretmeye başladılar. Onu arabadan şiddetle dışarı attılar. O kadar ki ayağı bile yaralandı. Policarp başına hiç bir şey gelmemişçesine arkasına dönüp bakmadan stadyuma doğru yürümeye başladı. Orada o kadar çok gürültü vardı ki hiç kimse sesini duyurtamıyordu. Sonunda Policarp’ı içeri aldılar. Onun yakalandığı duyulduktan sonra gürültü sağır edecek kadar çok fazlalaştı.

Sorgu

Policarp’ı Konsül Vekili’ne götürdüler. Konsül Vekili onun Policarp olup olmadığını sordu. O, “evet” diye cevap verdi. Konsül Vekil ona, hayır demesini tasfiye etti.
-Büyük yaşına saygı duy! –dedi.ve adeti olduğu gibi buna benzer şeyler ekledi:
-Sezar’ın adına yemin et! Geriye dön! Dinsizleri yuhla! O zaman Policarp ciddi bir ifade ile stadyumu dolduran paganlara baktı, onları eliyle işaretledi,gözlerini gökyüzüne çevirdi ve içini çekerek şöyle dedi.
-“Dinsizlere yuh”!
Konsül Vekili ısrar ediyordu:
-“Yemin et seni serbest bırakacağım! Mesih!i inkar et”!
Policarp şöyle cevap verdi:
-“Seksen altı senedir Mesih’e hizmet ediyorum ve bana hiçbir kötülüğü dokunmadı. Kralıma ve Kurtarıcıma nasıl küfrederim?”
Konsül Vekili yeniden ısrar etti:
-Sezar’ın adına yemin et.
Policarp şöyle cevap verdi:
-“Dediğin gibi yemin edeceğimi zannediyorsan, yanılıyorsun. Ve benim kim olduğumu bilmezlikten geliyorsun. İşte, dinle, ben sana açıkça söylüyorum: Ben Hristiyanım!”
Konsül Vekili yeniden başladı:
-Hayvanlarım var. Eğer fikir değiştirmezsen onlara yem olursun.
Policarp cevapladı:
-“Haydi çağır onları! Çünkü bizler iyiden kötüye gitmek için fikir değiştirmeyiz. Ama kötüden iyiye geçmek işte bu güzeldir!”
Konsül Vekili kızarak:
-Madem ki hayvanları küçümsüyorsun, fikir değiştirmezsen seni ateşle yakarım. – dedi.
Policarp cevapladı:
-Sen beni bir an yakan sonra sönen ateşle korkutuyorsun. Ama kötüleri bekleyen sonsuz acıları ve muhakemenin ateşini bilmiyor musun? O halde geç kalma. İstediğin gibi karar ver.
İşte Policarp’ın verdiği cevaplardan birkaç tanesi.
Yüzü güzellikten parlıyordu ve kuvvet mutluluk doluydu. Soruşturma onu ne sıkmış ne de üzmüştü. Tersine Konsül Vekili çok sinirliydi. Sözcüsünü stadyumun ortasına yollayıp üç kere şunu bildirdi: -Policarp Hristiyan olduğunu söyledi!

Ölüme mahkum edilir

Kahramanca söylediği bu sözlerden sonra paganlar ve İzmir’e yerleşmiş Museviler kızgınlıkla bağırmaya başladılar:
-İşte Asya’nın öğreticisi, Hristiyanların babası, tanrılarımızı yıkan o’dur!
Bir taraftan kuvvetle bağırırlarken öte yandan Asiyark(1) Filippus’tan Policarp üzerine bir aslan yollamasını istiyorlardı. Filippus bunu yapmaya yetkisi olmadığını söyledi. Çünkü hayvanlarla dövüşler sona ermişti. O zaman hep beraber karar verip şöyle bağırdılar:
-Policarp canlı olarak yakılsın!

Odunlar hazırlanıyor

O zaman her şey çok çabuk, gerektiğinden kısa bir sürede oldu. Anında millet tahtalar ve odunlar toplamaya ve üst üste yığmaya başladı. Museviler, adetleri olduğu gibi hevesle çalışıyorlardı.
Odunlar hazır olunca Policarp kendi soyundu, kemerini ve ayakkabılarını da çözmeye çalıştı. Genelde bunu kendi yapmazdı, çünkü etrafındaki imanlılar bu hizmeti ona yapmaya can atıyorlardı: adeta vücuduna dokunabilmek için yarışıyorlardı. Gerçekten de şehit olmadan önce bile ona büyük bir saygı duyuyorlardı, çünkü yaşamı ile büyük bir aziz olduğunu gösteriyordu.
Onu yakmak için gerekenleri derhal hazırladılar. Onu çivilemek üzerelerken Policarp şöyle dedi:
-“Beni böyle bırakın! Bana alevlere dayanma gücünü veren çivisiz de kımıldamadan durmam için bana güç verecektir.”
O zaman onu çivilemediler, sadece bağladılar. Elleri sırtında zincirli, kurban edilmek üzere sürüden alınmış kaliteli, Allah için hazırlanmış güzel bir kurbanlığa benziyordu!

Şükran Duası

Policarp gözlerini göğe kaldırarak şöyle dedi:
“Rabbim, her şeye kadir Allah’ım,
Çok sevgili ve kutsal Oğlun Mesih İsa
Bize senin adını öğretti.
Melekelerin ve her gücün Allah’ı
bütün yaratıkların ve senin indinde yaşayan
bütün dürüst insanların Babası, sana şükrediyorum,
çünkü beni bu günü ve bu saati yaşamaya layık gördün,
Mesih’in kupasına ortak olmama beni layık gördün;
öyle ki ruhum ve vücudum ebedi bir hayata dirilecek
ve Kutsal Ruh gibi ebediyen yaşayacaktır.
Allah’ım bu gün beni değerli ve hoş bir sunak olarak yanında kabul et!
Sen bunu eskiden beri hazırlamıştın,
Bana bildirmiştin ve de şimdi gerçekleştirdin,
Ey gerçeklerin Allah’ı!
Bunun için ve diğer bütün lütuflar için
sana şan, şeref ve övgüler olsun,
Ebedi büyük kahin olan sevgili oğlun Mesih İsa sayesinde
sana şan, şeref ve övgüler olsun!
Mesih sayesinde, Mesih’le birlikte ve Kutsal Ruh’un sağladığı birlik sayesinde şimdi ve ebediyen sana övgüler olsun!
Amin.