Re: Pavlus’un Teolojisinin Özü

#31022
Anonim
Pasif

b.Greko-Romen kültürü: Hiç kuşkusuz eğitimli bir kişi yaşadığı toplumun günlük baskın etkileşimlerinden de etkilenecekti ve Pavlus için de böylesi bir etkileşim olmuştu. her şeyden önce Tarsusluydu ve etkin paylaşımının öldürülmesine neden olmasından korkan imanlılar onu yine Tarsus’a geri göndermeyi düşünmüşlerdi, özellikle Grekçe konuşan Yahudilerle paylaşıyordu. Zaten Grekçeyi iyi konuşmuş olması kendi halkı üzerinde yer alan imparatorluğun baskın kültüründen ne denli etkilendiğinin güzel bir göstergesidir.

Dili Grekçe olan Yahudiler’le konuşup tartışıyordu. Ama onlar onu öldürmeyi tasarlıyorlardı. Kardeşler bunu öğrenince onu Sezariye’ye götürüp oradan Tarsus’a yolladılar (Elçilerin İşleri 9:29-30).

Zaten Tarsusta doğmuş, Yeruşalim’de eğitim görmüş ve yaşamıştı. Sonra Barnaba, Saul’u aramak için Tarsus’a gitti. Onu bulunca da Antakya’ay getirdi. Böylece Barnaba’yla Saul bir yıl boyunca oradaki inanlılar topluluğuyla bir araya gelerek büyük bir kitleyi eğittiler. Öğrencilere ilk kez Antakya’da Mesihçiler adı verildi (Elçilerin İşleri 11:25-26).

Yeruşalim’de onu tutukladılar; Pavlus merdivenlere geldiğinde kalabalık öylesine azmıştı ki, askerler onu taşımak zorunda kaldılar (Elçilerin İşleri 21:35).Yeruşalim’deki eğitiminden şöyle bahsettiğini görüyoruz; Ben Yahudiyim. Kilikya’nın Tarsus Kenti’nde doğdum ve burada, Yeruşalim’de Gamaliel’in dizinin dibinde büyüdüm(Elçilerin İşleri 22:3).

Roma vatandaşı olduğunu da şu sözlerle dile getiriyordu; Pavlus; “Ben ise doğuştan Roma vatandaşıyım” dedi (Elçilerin İşleri 22:28).

Yahudi olmayan kültürü iyi bildiğini Korintlilere yazdığı mektupta da söylemektedir; Yasa altında olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım (1.Korintliler 9:21).

Böylesine etkin bir biçimde dile ve kültüre hakim olması Pavlus’un Greklerin inançları olan çok tanrılı pagan inancını bilmesine de yol açıyordu. Bazı ozanlarınızın belirttiği gibi, biz de O’nun soyundanız (Elçilerin İşleri 17:28).

Kendilerinden biri öz peygamberlerinden biri şöyle demiştir: “Giritliler hep yalancıdır, azgın canavarlar, tembel oburlardır”(Titus 1:12).

Bütün bunlar elbette Hristiyan inancını Yahudi olmayan bir geleneğe uyarlama anlamına gelmez. Çünkü her şeyden önce Pavlus’un Mesih İsa’ya imanı, bakış açısı ve bu imandaki yaklaşımları nettir. Aksine Yahudi olmayanları Mesih İsa’daki kurtuluşa nail olmaları için Pavlus hem kilise dışında hem de kilise içinde hizmet edip durmuştur. Öteki uluslardan olan sizlere söylüyorum: Uluslara elçi olarak gönderildiğim için görevimi yüce sayarım (Romalılar 11:13). Hatta Mesih’in kurtuluşunu gönenmeleri için illa öncelikle Yahudi olmalarına gerek olmadığı konusunda da büyük mücadeleler vermiştir. Sırf bu yüzden de bir çok kereler suçlanmış ve hatta Yeruşalim’de elçilerin ve önderlerin bir araya gelerek Yahudilikten gelen ve Yahudilikten gelmeyen Mesih İnanlıları arasındaki farklı yaşam tarzlarını ortadan kaldırmak için özellikle sünnet konusunda görüşmeler yapmışlar, karara varmışlardır. Pavlus bu olayların ortasında milletlerden İsa’ya gelenlere kolaylık için elinden geleni yapmıştır. (Elçilerin İşleri 15.bölüm).