Re: Ölümden Korkuyor Musun?

#28500
Anonim
Pasif

Dünyaya Ölüm Neden ve Nasıl Girdi?

Tanrı insanı ölüp mezarı boylasın diye yaratmadı. Tam tersine, ölüm tehlikesi hakkında onu uyardı. Günahın getirdiği olumsuz sonuçların etkisini kesin bir şekilde hatırlattı. Emirlerine karşı çıkmanın ölümle sonuçlanacağını belirtti.

‘Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu, Ama i yiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün’ (Yaratılış 2:16-17).

İlk atamız olan Adem ile Havva, Tanrı’yı dinleyecek yerde, Şeytan’ı dinlediler. Tanrı’ya saygısızlık ve itaatsizlik göstererek yasakladığı üründen yediler. O andan itibaren Tanrı ve insan ilişkisine darbe indirdiler ve ruhsal açıdan ölü sayıldılar. İşte bu, insan yaşamının kötüye dönüm noktasıdır. Bu durum Tanrı’ya çok acı verdi. Tanrı yas tuttu, melekler gözyaşı döktü. Tanrı’nın düzeni bir anda altüst oldu. Tanrı bu durumda şu yargıyı getirdi:

‘RAB Tanrı Adem`e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.

Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin.

Toprağa dönünceye dek Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın Ve yine toprağa döneceksin’ (Yaratılış 3:17-19).

İncil’de bu gerçek şu yolla yansıtılır:

‘Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı`nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa`da sonsuz yaşamdır’ (Romalılar 6:23).

‘İnsanlara bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak saptanmıştır’ (İbranilere Mekt. 9:27).

Hz. Eyub Tanrı’ya şu şekilde tapınıyor:

‘Günlerim dokumacının mekiğinden hızlı, Umutsuz tükenmekte’ (Eyub 7:6)

‘Biliyorum, beni ölüme, Bütün canlıların toplanacağı yere götüreceksin’ (Eyub 30:23).

Hz. Davut ise şöyle der:

‘RAB`bin sesi sedir ağaçlarını kırar, Lübnan sedirlerini parçalar.

Lübnan`ı buzağı gibi, Siryon Dağı`nı yabanıl öküz yavrusu gibi sıçratır’ (Mezmurlar 29:5-6).

‘Kuşkusuz herkes biliyor bilgelerin öldüğünü, Aptallarla budalaların yok olduğunu. Mallarını başkalarına bırakıyorlar’ (Mezmurlar 49:10).

Rüzgarı tutup ona egemen olmaya kimsenin gücü yetmediği gibi, Ölüm gününe egemen olmaya da kimsenin gücü yetmez. Savaştan kaçış olmadığı gibi, kötülük de sahibini kurtaramaz’ (Vaiz 8:8).

İncil insana şöyle bir hatırlatmayla gelir:

‘Dinleyin şimdi, “Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacak, para kazanacağız” diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa süre görünen, sonra yitip giden buğu gibisiniz’ (Yakub’un mektubu 4:13-14).

Her kuşakta, her kavramda en son ve kesin bir şekilde kazanan ölümdür. Kutsal Kitap ölüm sorununu gerçekçi açıdan, bilimsel kapsamda eleştirir, çözüm yolunu sunar.

‘Hepimizin öleceği kesin, toprağa dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. Ama Tanrı can almaz; sürgüne gönderilen kişi kendisinden uzak kalmasın diye çözüm yolları düşünür’ (2.Samuel 14:14).

‘Tanrı İnsan Sorunları’ adlı kitapçıktan alıntı.