Re: Kutsal kitap işiğinda bebek vaftizi

#31388
Anonim
Pasif

İlk Reformcular ve Bebek Vaftizi
(Sarkis Paşaoğlu)


Martin Luther, Jean Calvin ve Zwingli gibi ilk büyük reformcuların bebek vaftizi konusunda Katolik inancını sürdürdüklerini zaten biliyordum. Bunu da o zamanın şartları ve kısıtlı anlayışlarına bağlayıp başlangıç için bunu bir yerde doğal karşılıyordum. Benim için ilk reformcular gerçekten büyük işler başarmış iman kahramanlarıydı. İnsanlığın dikkatini kilise öğreti ve geleneklerinden Kutsal Kitap’a yönelterek yeni bir çağ açmışlardı. Ama buna rağmen onların ortaya çıkardığı ruhsal gerçekler Kutsal Kitap öğretilerine konulmuş son nokta değil ama virgüldü. Kutsal Kitap’a uygun biçimde gerekli olan diğer değişiklikleri gerçekleştirmek onları izleyen gelecek kuşaklara düşmekteydi. Bu araştırmaya koyulana dek düşüncem buydu. Ama vaftizi konusunu incelerken beni son derece üzen bir gerçeği öğrendim:


Reformcular aslında ta başlangıçtan bebek vaftizinin Kutsal Kitap’a uymayan yanlış bir uygulama olduğunu görmüşler ve belirli bir süre bunu duyurmuşlar ama zamanın dinsel ve politik şartlarına boyun eğerek bebek vaftizini savunmaya girişmişlerdir! Örneğin Martin Luther kilise kapılarna yapıştırdığı meşhur 95 tezini savunurken vaftiz sakramenti hakkında şöyle diyordu: “sakramentin sakramenti reddetmeyen herkese inayeti illettiğine inanmak sapkınlıktır”.

Luther yine şunları söylüyordu: ‘kurtuluş sağlayan vaftiz değil ama insanı vaftize yönelten imandır’, ‘iman olmadan yapılan vaftiz etkinliğinden soyundurulmuş sade bir işarettir.. Vaftize iman eşlik etmiyorsa bunun hiçbir yararı yoktur. Bu boş mektuba vurulmuş bir mühüre benzer… ‘ Çocuk vaftiz olabilmek için kendisi iman etmelidir. İman vaftiz anında var olmalıdır’.


Tüm bu açık beyanlarından sonra Martin Luther geri adım atıp vaftiz konusunda Katolik kilisesinin sakramental görüşünü savunmaya başladı ve bununla da kalmayıp bebek vaftizine karşı duranlara (Anabaptistcilere) baskı uygulamaya koyuldu. Reform hareketinin başlangıcında Luther vaftiz olmaksızın sadece imanın kurtuluş sağladığını duyuruyordu ama hizmetinin sonlarındaysa ‘iman bile olmasa vaftiz kurtarır’ diyordu. Kuşkusuz bu şekilde o reform hareketini üzerine kurduğu ‘sola fidei’ yani ‘sadece imanla kurtuluş’ilkesini tamamen ayak altına alıyordu. Neydi acaba bu değişikliğin nedeni? Neden sakramental bebek vaftizine geri dönüş yaptı? Kutsal Kitap’ta yeni başka gerçekler mi keşfetmişti? Hayır. Luther bu değişikliğin nedenin açık biçimde teolojik değil daha ziyade kilisesel politiğe bağlar. Luther çoğulcu, kalabalık bir kilise kitlesi arzu ediyor ve buna ulaşmanın yolu olarak da Katolik kilisesinde olduğu gibi bebek vaftizini öngörüyordu. Onun bebek vaftizini savunmasının temel nedeni bu uygulamanın uzun zamandır süregelen kilisenin bir geleneğiolduğudur.


Jean Calvin de bebek vaftizi konusunda hemen hemen Luther’in örneğini izledi. Başlangıçta o da ‘imanın eşlik etmediği sakrament kilisenin yıkımından başka bir şey değildir’ demiş ama daha sonradan da ‘kilisenin barışı’, uyumu için bebek vaftizine yönelmiştir. Reformcu Zwingli’nin vaftiz konusundaki tutumu daha da içleracısı. Reform döneminin başlarında bebek vaftizine açıkça karşı çıkarak sadece aklıselimlerin imanı kabul ettikten sonra vaftiz olması gerektiğini bildiren reformcu Zwingli bebek vaftizine dönüşüne sebep olarak maaşının kesilme korkusunu ve yakınlarına tökez olmamayı ileri sürer!! Zwingli ‘dünya yalnızca aklıselimlerin vaftizini kabul edecek olgunluğa erişene dek bunu vaaz etmeyeceğim’ bildirisinde bulunmuştur. Bununla da yetinmeyen Zwingli vicdanının sesini boğarak bebek vaftizini reddedenlere karşı baskı uygulamaya ve hatta öldürülmelerini onaylamaya kadar ileri gitmiştir.


Bebek vaftizi konusundaki bu tarihsel araştırmayı şöyle özetleyebiliriz. İsa Mesih, elçileri ve elçileri izleyen ilk iki yüzyıl inanlıları bebek vaftizini ne öğrettiler ne de uyguladılar. Onlar sadece aklıselim biçimde kurtuluş mesajını işitip kabul edenleri vaftiz ettiler. İlk Hristiyanlar için vaftiz iman ve tövbe adımının doruğu olup tövbeyle eşanlamlıydı. Vaftiz eylemi imanı, tövbeyi ikrarı da içinde barındırdığından bir anlamda kurtulmak demekti. Fakat ikinci yüzyılın sonlarına doğru vaftiz konusundaki görüşler giderek yozlaşmaya başladı.

Vaftiz eylemi iman ve tövbeden soyutlaştırılarak simgelediği şeyin tam kendisi halinegetirildi. Önceleri iman eşliğinde gerçekleştirildiğinde vaftizin günahlardan arınışı sağladığını ama daha sonraysa iman bile olmaksızın kurtuluş verdiği sapkın düşünceye varıldı. Bunun sonucunda ilk olarak üçüncü yüzyılın başlarında bazı Hristiyanlar çocuklarını vaftiz ettirmeye başladılar. Daha sonra bu uygulama Hristiyanlığı resmen kabul etmiş Roma hükümetinin de baskılarıyla herkese empoze edilmiştir. İlk reformcular da tarih boyunca tabulaştırılmış bebek vaftizinin yanlışlığını anlamalarına rağmen yine de o zamanki şartlara boyun eğerek bu yanlışlığı sürdürmüşlerdir. Bu uygulamanın yanlışlığına inananlar ise her çağda var olmuş ama kurulu kilise ve politik güçler tarafından baskıya ve ölüme tabi tutularak susturulmaya çalışılmıştır.