Re: Hristiyan Kadın nasıl giyinmelidir?
Bir diğer kardeşim Tuba’da çok güzel bir örnek vermiş. Öncelikle verdiğin örnek için çok teşekkür ederim kardeşim. Gerçektende biz Rab’bin köleleriyiz. Peki Rab köle ve efendi durumunu nasıl açıklıyor kutsal kitap’ta ona bir bakalım.
“Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak isteyen bir krala benzer.
Kral hesap görmeye başladığında kendisine, borcu on bin talantı bulan bir köle getirildi.
Kölenin ödeme gücü olmadığından efendisi onun, karısının, çocuklarının ve bütün malının satılıp borcun ödenmesini buyurdu.
Köle yere kapanıp efendisine, ‘Ne olur, sabret! Bütün borcumu ödeyeceğim’ dedi.
Efendisi köleye acıdı, borcunu bağışlayıp onu salıverdi.
“Ama köle çıkıp gitti, kendisine yüz dinar borcu olan başka bir köleye rastladı. Onu yakalayıp, ‘Borcunu öde’ diyerek boğazına sarıldı.
Bu köle yüzüstü yere kapandı, ‘Ne olur, sabret! Borcumu ödeyeceğim’ diye yalvardı.
Ama ilk köle bunu reddetti. Gitti, borcunu ödeyinceye dek adamı zindana kapattı.
Öteki köleler, olanları görünce çok üzüldüler. Efendilerine gidip bütün olup bitenleri anlattılar.
“Bunun üzerine efendisi köleyi yanına çağırdı. ‘Ey kötü köle!’ dedi. ‘Bana yalvardığın için bütün borcunu bağışladım.
Benim sana acıdığım gibi, senin de köle arkadaşına acıman gerekmez miydi?’
Bu öfkeyle efendisi, bütün borcunu ödeyinceye dek onu işkencecilere teslim etti.
(Matta 18: 23-34)
Peki sence bunları diyen Rab, senin kardeşini acımasızca eleştirmene ne der?
Tekrarlamak gibi olacak ama biz her zaman başkalarının yanlışlarını görüyoruz. Ya bizim kendi yanlışlarımız? Biz hiç yanlış yapmıyor muyuz? Hiç günah işlemiyor muyuz?
Hiç Rab’bi üzmüyor muyuz? Ama eleştirmek ve yargılamak insan için en kolay olanıdır.
İnsan hiç kendini eleştirmez ve kendi hatalarını görmez. Nedense herkeste ben kutsalım havası var ki bende bunu anlamıyorum. Ben hiç insanların yanlışlarını, günahlarını ve hatalarını görmüyor muyum? Tabikide görüyorum ama önce kendi hayatıma bakıyorum. Ben neler yapıyorum? Diye kendime soruyorum. Kendimi tarttıktan sonra karşımdaki insana hatasını gösteriyorum. Tabi yine daha önce belirttiğim gibi bunun bir şekli vardır. Sevgi’den bahsediyorsak öncelikle sevgi kavramını kavramamız gerekir.
Acımasızca eleştiri ve yargılama her zaman yıkıma götürür. Hem karşımızdaki kişi için, hem de kendimiz için. Çünkü o yargılama ve eleştirinin akabinde gurur gelir.
Kendimizi “Ne kadat doğru yaptım, aynı Rab’bin belirttiği gibi.” Diyerek gururun ellerine teslim ederiz.
Bir diğer konuda kardeşlerimize bakmak. Daha geçen gün bu konu hakkında önderimle beraber konuşuyorduk. İnsanların yaptığı en büyük yanlış bu. Başkalarına bakmak.
Kutsal Kitap imanda gelişmiş kişilerin yeni imanlılara örnek olmasını yazar. Ama şuda bir gerçektirki biz imanlının diğer insanlardan önce Rab’be bakması gereklidir.
Biz kiliseye ne için gidiyoruz? İnsanlar için mi? Rab için mi?
Rab içinse neden insanları bu kadar kafamıza takıyoruz?
Her zaman karşılaştığımız bir tablo bu. Bir kardeş bir diğer kardeşle duygusal bir yakınlaşma yaşıyor. Daha sonra ilişki bitince “Ben kiliseyi terkedeceğim.” bu nasıl bir mantıktır? Veya bir kardeş, başka bir kardeşle sorun yaşıyor. Sonra “Ben kiliseyi terkedeceğim.” Bu yanlışların en baş sebebi Rab’be bırakmamaktan kaynaklanıyor.
Biz sorunlarımızı ne kadar güvenerek Rab’bin ellerine bırakıyoruz? Veya kardeşimizin değişmesi için ne kadar Rab’bin önüne dua ederek geliyoruz?
Kiliselerimizde vaazlarda ve kutsal kitap derslerinde hep yaşanan bir tabloyu gözlerinizin önüne getireceğim.
Önderimiz bir konuda vaaz verirken veya kutsal kitap dersinde o konu üzerine örnek verirken. Bizlerse “Ahh keşke x kişi burada olsaydıda duysaydı bunları.” diye geçiriyoruz içimizden. Sizce bu doğru mudur? Bence tamamen yanlıştır. Çünkü kişi önce kendi öğrenmeli ve kendi hayatı için örnek almalıdır. Bırakalım başkalarının hayatlarını. Rab bizlerin hayatlarını görmüyor mu? Bizlerin yanlışlarını bilmiyor mu? Peki o zaman bu Rab’bin işine karışmak değil mi?