Re: Diri Tanrı İsa Mesih’e Taparız. İkonlara Değil.

#34428
Anonim
Pasif

Tuba, siz biz, azizlerle de muhabette olanları putperest sayıyorsunuz… Sapkın olarak niteliyorsunuz. Bu hakkınız. Bir önceki yazdıklarımda belirttim, azizlere ‘taptığımız’ yok, onlarla muhabette bulunduğumuz var, niyesine de gelince, onları da vücuden aramızda olmasalar da diri sayıyor olduğumuz ve bizi beşeri bir lisanla olmasa bile manevi bir lisan yoluyla duyuyor ve karşılık veriyor olduklarını saymamız (ve buna şahsen de şahit olmamız elbet… ‘tadın da görün’ der Rab’bimiz İncil’de… öyle ezber ve papağanlıklarla yola düzülemeyeceğini vurgulayarak).

Hem, eğer öyle her şeyi şıp diye putperestlik sayacak olsaydık bu şurdaki foruma da katılmaz, buraya da yazmaz olurduk. Ne gereği var paylaşımın. Yüce Rab bize yetmez mi… Yeter de artar bile tabi ama… Rab halkedilmişlerin arasındaki birliğin de sağlanmasını istiyor… ‘Birbirinizi sevin’ diyor, ‘sevgi tüm yasanın özeti’dir diyor. Ve bütün, Ortodoks olsun, Katolik olsun, Kıpti, Gregoryan Ermeni, Habeş Ortodoks olsun, iki bin yılı aşkın tarihilerinde, bu tarih boyu kilise cemaatinde göçmüş olan ve hatta doğmamış olanları bile diri ve aramızda sayıyor. Onlarla da diriler arasındaki paylaşım misali bir paylaşımın gayetle mümkün olduğuna inanıyor. Siz Protestantlar ise bunların hepsini aptal, ne yaptığını bilmezler, sapkınlar ve putperestler olarak görüyorsunuz. Şayet bunu makul görüyorsanız yapın, diyecek bir şey yok. Herkesin hesabı kendinden sorulur.

Ama… bir önceki mesajımda belirttiğim gibi, forumun ismi ‘Hristiyan Türk’, ‘Protestant Türk’ değil… Öyle yazsaydı bizlerde yazılanı göz önünde bulundurarak hareket ederdik. Bizleri bu tür tatsız, saldırı mahiyetindeki davranışlara maruz bırakacak davranışlardan kaçınırdık. Her neyse, öğrenmiş bulunuyoruz nihayetinde. Tamam, sorun yok… Buyrun, devam edin, hodri meydan… Kaygımız yok, herşey Tanrı’nın elinde nasıl olsa… :-)

Size bir de, konuştuklarımızla ilgili hafta başı fıkrası: Adamın biri sel bastığından evinin damında kısılı kalmış, kendince de çok inançlı olduğundan Tanrı’dan yardım beklemeye başlamış… Bir ara yakınına şişirme bir botla birileri yaklaşmış, ‘hemşehrim atla gel’ demişler ama adam ‘yoo demiş benim size ihtiyacım yok, beni Tanrı kurtarır’, birazdan su göğsüne kadar yükseldiğinde, bir polis teknesi geçmiş ‘elini uzat, gel’ demişler adam yine kafayı sallamış, red ifadesiyle, ‘beni Tanrı kurtaracak’ demiş… Sular boynuna vardığında, yukarısına varan helikopterden, halat uzatıp seslenmişler ‘yakala şunu’ diye… ‘hayır’ diye inat etmiş adam, ‘ben Tanrı’yı bekliyorum’… Birazdan sular burnuna vardıklarında adam dayanamamış ‘Tanrım’ demiş ‘nerelerdesin, sana bunca inancı olan birinin nasıl olur da boğulmaya terkedersin?’… Yukarılardan ses duyulmuş: ‘Be adam üç kere kurtul diye sana yardım yolladım, bir keresinde bile tenezzül etmedin, şimdi ne diye şikayet ediyorsun’… :-)))

Eh işte bu ille de Tanrı’ya ‘şırk’ koşmayacağız diye çokluğun da birliğin bir tezahürü olduğu konusunda gaflette bulunan, cemaat bilinci sakat bir bireyselliğe hapsolmanın bencilliğinin sonuçlarını resmetmiş güzelce fıkra…