Re: Azizlere dua etmek

#34977
Anonim
Pasif

“Meryem gibi insan doğasına sahip birisi nasıl olurda milyonlarca Katoliğin, aynı anda, bir çok ülkeden, bir çok dilde söylenen dualarını duyabilir?”

“Bir rahipten aynı anda üç kişiyle sohbet etmesini isteyin ki görsün insan olarak bunun nasıl imkansız bir şey olduğunu…Meryem’e dua için başvurmak azizlerin dualarını istemek kadar karşı çıkılması gereken bir şeydir. Yaratılmış olan onlar, sonsuz olan Tanrı değiller ki, tek bir yerde aynı anda tek bir şeyi yapabilme imkanına sahip olsunlar.

“Bir çok yerden, bir çok dilde kendilerine yapılan binlerce isteği aynı anda nasıl duyup da, binlerce cevabı da aynı anda nasıl verebilirler ki? Kimi istekler de sözle değil zihinsel olarak, sessizce yapılırken Tanrı gibi olmayan azizler veya Meryem, hem her yerde bulunup hem tüm kalplerdeki gizli şeyleri nasıl bilebilir ki?” (Roma Katolisizmi 142-143)‘

Tam bir Protestant mantığı… Zihniyetçiliğin zaman ve mekana kısılmışlığı. Sayısallığa hapsolunuş. Aşkınlığın ve varlığın ezeli-ebedi vahdetinin mistik tecrübesinden yoksunca Tanrı’ya yaklaşma çabası. Semalar Saltanatı’nın dünyevi koşulların hüküm sürdüğü bir mekana indirgenmesi. Orda düşkünlük koşulundaki zaman mekan bölünmüşlüğünün var olmadığı hakkında tam bir gaflet. Bu tür bir dar düşüncelilik değil bir Hristiyan’da, inançla alakasız bir günümüz fizikçesinde bile olması sorun sayılabilecek bir illet :-)

Ortodoks dünyasının en büyük mistik ve düşünürlerinden Selanik baş gözetmeni aziz Gregoryus Palamas (14. asır) bu her tür zaman mekan ve sayısallığına hapsolunmuşluktan (ki bu varlıksal düşkünlük, köksel günah ile özdeştir) kurtulmuşluk tecrübesi hakkında, insan Tanrı ile vuslat ve birlik durumuna geldiğinde sadece bir istikamete yönelik değil ama tüm istikametleri gören tek bir göz gibi olur der. Şimdi bu gibi bir tecrübe ‘bir rahipten aynı anda üç kişiyle sohbet etmesini isteyin ki görsün insan olarak bunun nasıl imkansız bir şey olduğunu’ şeklinde bir söz söyleyecek kadar akılcılığa saplanmış kalmış birine ne desin ki… Öyle biri tamamen habersizdir varlığın, kendi aklının dar tahayyül gücünü çok aşan enginliğinden :-)))

Azizlerden yardım almaya gelince… çok basit aslında… Evlerimizde sürüyle elektrik prizi vardır, hepsinden de eşit ölçüde elektrik akımı sağlanır ama… elektriğin kaynağı tabi ki birdir. Bu örnek aslında Efendimiz’in İnciller’deki kendisini çardak bağına benzetmesinin bugünün verilerine çok kolayca anlaşılır bir adaptasyonu… Bağ’dan hayat almak için ille de bağın köküne ilintili olmak gerekmez, kökünden en uzak olan uzantılarından biriyle ilintili olmak aynı hayata katılmışlığa yeter de artar bile. İşte akılcı, varlığı bölen bir yaklaşımın bir türlü idrak edemediği vahdet gerçeğinin doğal bir ifadesidir inanlının azizlerle olan muhabbeti. Kilise ölüler değil, diriler diyarıdır ve koca bir ailedir. Aile içinde herkesle konuşulur, herkesin yardımı istenir, kendilerine sevgi ifade edilir (ikonları öpmek).

Ama Protestant’lara sorulacak bir soru da şudur: madem Tanrı her yerde ve her zaman mevcut, eh o halde bu şurdaki (kısıtlı biyolojik süreç anlamındaki hayattaki) cemaat kardeşlerinden zor durumlarda hep birlikte dua etmelerini dilemek niye? Tanrı’ya doğrudan dua etmek varken bu gibi bir harekette bulunmanın sebebi ne? Bu ne çelişki?

Bu kainat öyle kuru, soğuk, yaradılanlar arasında yabancılaşmışlığın hüküm sürdüğü, ‘sadece Tanrı’ya hitap ederim’ türünden boş kibirlice tavırların haklı kılınmasına yatkın bir yer değil. Cıvıl cıvıl hayat dolu bir yer. Yüce Yaradan yaşanılması hoş, sıcak, derinden teselli verici bir yer yaratmış. Maksat orijinal, düşkünlüksüz durumunda öylesine yaradılmış bir kainatı, insanın Tanrı ile ilişkisinin onarılması sayesinde yine satha çıkmasına fırsat verilmesi. İşte, Ortodoks kiliselerdeki görsellik, maddesellik ve vücutsallık hep bu yönde bir şifa verilmesi üzere oluşmuş bir ortamdır. Ne puta tapmakla alakası vardır ne de bu tür bir sapkınlıkla alakası olan herhangi bir şeyle.

Tüm kardeşlere sevgiler, hangi mezhepten olurlarsa olsunlar… Neticede herşey vicdani özgürlüğe bağlı. Kimsenin kimseye hiç bir şey dayatması söz konusu değil (öyle bir şey Hristiyanlığın hayat yaklaşımına tamamen ters bir şey zaten). Burda bazı şeylerin söyleniyor olması da yanlış anlaşılmaların giderilmesi yönünde dostça bir sohbet mahiyetinde hep.