EYÜP..Behemot.ve Livyata.

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27589
    Anonim
    Pasif

    Eyüp Bölümünü okurken Orada İki yaratıktan bahsedilir.
    Hiç dikkatinizi çektimi.?
    Biri Behemot,diğeri ise Livyatan’dır.
    (Umuyorum doğru resimleri koyabilmişimdir..Yoruma açık bir paylaşım olduğunu belirtmeliyim)
    Acaba,? anlatılan hayvanlar,resimdekiler olabilirmi.?
    Kutsal Kıtap’ta Eyüp Bölümünde adı geçen bu yaratıklar için yazılanlar.

    Eyüp.40:15.24
    RAB Eyüp’e şöyle dedi:
    — “Her Şeye Gücü Yeten’le çatışan O’nu yola getirebilir mi? Tanrı’yı suçlayan yanıtlasın.”
    O zaman Eyüp RAB’bi şöyle yanıtladı:
    “Bak, ben değersiz biriyim, Sana nasıl yanıt verebilirim? Ağzımı elimle kapıyorum.
    Bir kez konuştum, yanıt almadım, İkinci kez konuşamam artık.”
    — RAB kasırganın içinden Eyüp’ü şöyle yanıtladı:
    — Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da, Ben sorayım, sen anlat.
    — “Adaletimi boşa mı çıkaracaksın? Kendini haklı çıkarmak için beni mi suçlayacaksın?
    — Sende Tanrı’nın bileği gibi bilek var mı? Sesin O’nunki gibi gürleyebilir mi?
    —Öyleyse şan ve şerefe bürün, Görkem ve yücelik kuşan.
    —Gazabının ateşini saç, Gururluya bakıp onu alçalt.
    — Gururluya bakıp onu çökert, Kötüleri bulundukları yerde ez.
    — Hepsini birlikte toprağa göm, Mezarda yüzlerini kefenle sar.
    — O zaman sağ kolunun seni kurtarabileceğini Ben de kabul ederim.
    — “Seninle birlikte yarattığım BEHEMOT’a bak, Sığır gibi ot yiyor.
    — Bak, ne güç var belinde, Karnının kasları ne güçlü!
    — Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor, Sımsıkıdır uyluk lifleri.
    —Kemikleri tunç borular, Kaburgaları demir çubuklar gibidir.
    —Tanrı’nın yapıtları arasında ilk sırayı alır, Yalnız Yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.
    —Tepeler ürünlerini ona getirir, Bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.
    — Hünnap çalıları altında, Kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.
    — Hünnaplar onu gölgelerinde saklar, Vadideki kavaklar kuşatır.
    — Irmak coşsa bile o ürkmez, Güvenlik içindedir, Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.
    — Gözleri açıkken kim onu tutabilir, Kim kancayla burnunu delebilir?

    Eyüp Bölüm.41
    — “Livyatan’ı çengelle çekebilir misin, Dilini halatla bağlayabilir misin?
    — Burnuna sazdan ip takabilir misin, Kancayla çenesini delebilir misin?
    —Yalvarıp yakarır mı sana, Tatlı tatlı konuşur mu?
    —Seninle antlaşma yapar mı, Onu ömür boyu köle edesin diye?
    — Kuşla oynar gibi onunla oynayabilir misin, Hizmetçilerin eğlensin diye ona tasma takabilir misin?
    —Balıkçılar onun üzerine pazarlık eder mi? Tüccarlar aralarında onu böler mi?
    —Derisini zıpkınlarla, Başını mızraklarla doldurabilir misin?
    —Elini üzerine koy da, çıkacak çıngarı gör, Bir daha yapmayacaksın bunu.
    —Onu yakalamak için umutlanma, Görünüşü bile insanın ödünü patlatır.
    — Onu uyandıracak kadar yürekli adam yoktur. Öyleyse benim karşımda kim durabilir?
    — Kim benden hesap vermemi isteyebilir? Göklerin altında ne varsa bana aittir.
    — “Onun kolları, bacakları, Zorlu gücü, güzel yapısı hakkında Konuşmadan edemeyeceğim.
    — Onun giysisinin önünü kim açabilir? Kim onun iki katlı zırhını delebilir?
    — Ağzının kapılarını açmaya kim yeltenebilir, Dehşet verici dişleri karşısında?
    — Sımsıkı kenetlenmiştir Sırtındaki sıra sıra pullar,
    — Öyle yakındır ki birbirine Aralarından hava bile geçmez.
    — Birbirlerine geçmişler, Yapışmış, ayrılmazlar.
    — Aksırması ışık saçar, Gözleri şafak gibi parıldar.
    — Ağzından alevler fışkırır, Kıvılcımlar saçılır.
    — Kaynayan kazandan, Yanan sazdan çıkan duman gibi Burnundan duman tüter.
    — Soluğu kömürleri tutuşturur, Alev çıkar ağzından.
    — Boynu güçlüdür, Dehşet önü sıra gider.
    — Etinin katmerleri birbirine yapışmış, Sertleşmiş üzerinde, kımıldamazlar.
    — Göğsü taş gibi serttir, Değirmenin alt taşı gibi sert.
    — Ayağa kalktı mı güçlüler dehşete düşer, Çıkardığı gürültüden ödleri patlar.
    — Üzerine gidildi mi ne kılıç işler, Ne mızrak, ne cirit, ne de kargı.
    — Demir saman gibi gelir ona, Tunç çürük odun gibi.
    — Oklar onu kaçırmaz, Anız gibi gelir ona sapan taşları.
    — Anız sayılır onun için topuzlar, Vınlayan palaya güler.
    — Keskin çömlek parçaları gibidir karnının altı, Döven gibi uzanır çamura.
    — Derin suları kaynayan kazan gibi fokurdatır, Denizi merhem çömleği gibi karıştırır.
    — Ardında parlak bir iz bırakır, İnsan enginin saçları ağarmış sanır.
    — Yeryüzünde bir eşi daha yoktur, Korkusuz bir yaratıktır.
    — Kendini büyük gören her varlığı aşağılar, Gururlu her varlığın kralı odur.

    Bu konu ile ilğili yorum kitabını incelediğimizde,yapılan açıklamalarda
    Behemot’tan; Tanrı’nın yapıtları,yada yarattıkları arasında ilk sırayı alan
    diye bahsedilir.Zaten bu ayet’te de açıkca belirtiliyor.
    BEHEMOT:
    Ot yiyen,hem karada ,hemde suda yaşayan çok güçlü bir hayvan olarak betimleniyor.yaşadığı alan gölgelik ve bataklık olarak açıklanığp ayrıca dinlenme alanları olarak bu iki yerden bahsediliyor.tanrının ilk yapıtları denildiğinde fil ve mamut da akla gelmiyor değil.Hrıstıyan Bilim adamlar ise Behemot’un nesli tükenmiş bir hayvan olduğunu ve aslında, Dinazor tipi bir sürüngenin bu tanıma daha fazla uğgun olduğu görüşü de kabul ediliyormuş.

    LİVYATAN:
    Suda ve kara’da yaşadığı kabul edilen bu yaratığı Ayet’tede belirtildiği gibi,Tanrı eşsiz yaratmış.ve ayet’te Eyüp’a( aslında hangisi olduğunu belirsiz)gerçek olan bu yaratığı düşünmesi söylüyor.Akla gelen ilk isim Timsah olduğu görüşündedir.(yorumda bu Nil Timsah’ı olarak anlatılıyor)
    ve Ayet’teki özellikler bu sürüngenle ilğili tüm özelliklerle birebir uyuşmasıdır.
    Behemot bir kara hayvanı Livyatar ise su yaratığı şeklinde yorum kıtaplarında açıklanıyor.Livyatardaki beden ağır ve iri ,güçlü derisi sırtı ve koruyuculu ,ağız ve dişler mengeneye benzer,derisinde pula benzer kabukları olan iki katlı zıhla kaplı,eti sıkı,çamurda sürünerek ilerlediğinde karnının altının ,çamuru döven bir çömlek parçası gibi olduğu tanımı yapılıyor.

    Olası dinazor yada vahşi hayvanlardaki anlatım ve Eyüp bölümündeki tanımlamaları Tanrı’nın gölkemini ve güçünü yansıtıyor.
    Ve Bölümde anlatılan,(Günahkar ve Onu tanımıyanlar için) Tanrının yarattığı bu hayvanlardan ,insanlar dehşete düşüyorsa,yaratıcı olan Tanrı’dan ne derece korku duymalarıdır.

    Esenlikle.

    #36968
    Anonim
    Pasif

    Çok ilginç bir konuya değinmişsin Sayın Saba. Paylaşımınız iin teşekkür ederiz.

    Rab, eskiden yaşamış hizmetçisi Eyub’a şöyle dedi: “İşte bak, seninle beraber yarattığım behemot; sığır gibi ot yer.” (Eyub 40:15) Ayrıca, Tanrı şöyle sordu: “Levyatanı olta ile çekebilir misin? Ve ilmekle onun dilini sıkabilir misin?” (Eyub 41:1) Tanrı’nın Eyub’un dikkatini çektiği bu yaratıklar hangileriydi?

    Behemot

    “Behemot” ismi farklı görüşlere göre (1) Mısır’da “manda” için kullanılan bir sözcüğün türevi, (2)*ihtimal Asur kökenli olup “canavar” anlamına gelen bir sözcük ve (3)*“büyük hayvan” veya “iri hayvan” anlamını taşıdığı anlaşılan İbranice behema′ (vahşi hayvan; evcil hayvan) sözcüğünün vurgulu çoğulu olarak kabul edilmiştir.

    Yunanca Septuagint’te İbranice behemot′ sözcüğü, teri′a (vahşi hayvanlar) sözcüğüyle tercüme edildi. Buna rağmen, genelde suaygırı (Hippopotamus amphibius) olduğu kabul edilen tek bir hayvan söz konusu olduğundan Behemot’un tarifinin birkaç değil, yalnızca bir tek yaratıkla ilgili olduğu anlaşılıyor. Hatta, birçok K. Kitap çevirisi Tanrı’nın söz ettiği yaratığı tanımlamak amacıyla ana metinde veya dipnotlarda “suaygırı” sözcüğünü kullanıyor.

    Suaygırı nehirlerde, göllerde ve bataklıklarda dolaşan kocaman, kalın derili, hemen hemen tüysüz bir memelidir. Kısa bacakları, kocaman çenesi ve söylendiğine göre bir tona varan ağırlıktaki başı dikkat çeken özellikleridir. Çenesi ve dişlerindeki güç, bir ısırışla bir timsahın zırhını delebilecek şiddettedir. Tam yetişkin olanların uzunluğu 4-5 metreye, ağırlığı ise 3.600 kiloya ulaşabilir. Suda ve karada yaşayan bir yaratık olan suaygırı şaşkınlık veren ölçülerine rağmen hem suda hem de karada nispeten hızlı hareket edebilir. Yumuşak su bitkileri, otlar, kamışlar ve çalılarla beslenerek 150-190 litrelik midesine her gün 90 kilodan fazla yeşillik indirir.

    Suaygırının derisi, özellikle karın derisi son derece sağlam olduğundan, hayvan koca vücudunu nehir yataklarında bulunan taş ve ağaç dallarının üzerinden sürüklerken aldığı darbe ve sıyrıklara karşı dayanıklıdır. Burun delikleri burnunun uç noktasında stratejik bir konumda, gözler de başın ön kısmının üst tarafında bulunduğu için, suaygırı neredeyse tamamen suya dalmışken bile hem nefes alabilir hem de görebilir. Daldığında kulakları ve vanaya benzer burun delikleri kapanır. Uyurken bile, kandaki karbondioksit belirli bir düzeye ulaştığında, hayvan otomatik olarak temiz hava almak için suyun yüzüne çıkar ve sonra yeniden dalar.

    Suaygırları bir zamanlar Afrika’nın büyük göl ve nehirlerinin çoğunda bulunuyordu, fakat avlanmaları sonucunda birçok bölgede yok oldu ve şimdi Hartum (Sudan) şelalesinin kuzeyinde bulunmadığı söyleniyor. Eski çağlarda Erden’e bile gelmiş olabilir. Hatta, bildirildiğine göre Filistin’in çeşitli kısımlarında bu yaratığın dişleri ve kemikleri bulunmuştur.

    O zaman sağ kolunun seni kurtarabileceğini Ben de kabul ederim.
    — “Seninle birlikte yarattığım BEHEMOT‘a bak, Sığır gibi ot yiyor.
    — Bak, ne güç var belinde, Karnının kasları ne güçlü!
    — Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor, Sımsıkıdır uyluk lifleri.

    Eyüp 40. bölüm

    Eyiüp’te. Behemot adlı bu koca memelinin canlı bir tarifi sunuluyor. Otobur olduğundan söz ediliyor. (Ayet 15) Muazzam güç ve enerjisinin kaynağı olarak beline ve karın adalelerine, yani sırt ve karın kaslarına dikkat çekiliyor. (Ayet 16) Behemot’un kuyruğu bir erz ağacı gibidir. Suaygırının kuyruğu nispeten kısa, yaklaşık 45-50 santimetre olduğu için, bu herhalde hayvanın kalın kuyruğunu sertleştirip yukarı dikebildiği veya onu bir ağaç gibi sallayabildiği anlamında anlaşılmalı.

    “Butlarının sinirleri örülmüştür,” yani, butlarının dokuları ve kirişleri kalın kablolar gibi birbirine sarılıp örülmüştür. (Ayet 17) Bacak kemikleri “tunçtan borular” kadar güçlü oldukları için vücudun büyük ağırlığını taşıyabilir. Kemikler ve kaburgaları işlenmiş demir çubuklar gibidir. (Ayet 18) Behemot’un muazzam gıda tüketimine de değiniliyor (ayet 20) ve dikenli nilüfer ağaçlarının altında veya bataklık bir yerde kavak ağaçlarının altında dinlenmesinden söz ediliyor. (Ayet 21,*22) Nehir taştığı zaman bile bu yaratık paniğe kapılmaz, çünkü bu durumda dahi başını su seviyesinin üzerinde tutup selin akış yönüne karşı yüzebilir. (Ayet 23) Rab Eyub’a şöyle sordu: ‘Behemot bu kadar güçlü ve ağır donatıldığına göre, bir insan gözlerinin önünde karşısına çıkıp burnuna bir çengel takacak cesareti bulabilir mi?’—Ayet*24.

    Levyatan

    İbranice “Levyatan” sözcüğü Kutsal Kitapta altı kez geçer. “Çelenk” anlamına gelen bir kökten türediği sanılmaktadır; böylece bu ad “kıvrılan” veya “büklüm büklüm toplanan” bir şeyi tanımlıyor.
    Eyub 3:8’in dışında, kendisine değinildiğinde sudan söz edildiğine göre, Levyatan’ın belirli tek bir tür olmasa da büyük boyutlara ve güce sahip olan bir çeşit su yaratığı olduğu anlaşılıyor. Mezmur 104:25,*26’nın tarifine göre gemilerin seyahat ettikleri yerlerde oynaşıyor, bu nedenle birçokları tanımın burada bir balina türüne uygulandığını ileri sürer. Balinalara Akdeniz’de ender rastlanırsa da hiç bilinmiyor değillerdir. Beyrut’taki (Lübnan) bir müzede iki balina iskeletinin bazı kısımları bulunuyor. An American Translation burada Levyatan yerine “timsah” diyor. Ayrıca, “deniz” (yam) sözcüğü başlı başına belirleyici değildir; çünkü bu sözcük İbranice’de Galile Denizi ve hatta Nil veya Fırat nehri gibi karadaki büyük su kitlelerini de kastedebilir.—Sayılar 34:11; Yeşu 12:3; İşaya 19:5; Yeremya 51:36.

    ‘Levyatanın’ Eyub 41:1-34’teki tarifi tam timsaha uyuyor; ayrıca Eyub 41:31’deki “deniz” Nil gibi bir nehre veya başka bir tatlı su kitlesine değinebilir. Bununla birlikte, Nil timsahları (Crocodylus niloticus) gibi bazı timsahların kıyı şeridi boyunca görülmeleri ve bazen karadan uzaklaşıp denizde belli bir mesafeye kadar açılmaları dikkate değerdir.

    Hem Behemot hem de Levyatan çelimsiz insanlar karşısında Tanrı’nın büyüklüğünü yüceltir. Kuşkusuz, eskiden yaşamış Eyub’un vardığı sonuca katılmak hikmetlilik olur: “SenTanrı her şeyi yapabilirsin, bilirim, ve hiç bir muradın alıkonmaz.”—Eyub 42:2.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.