Re: Şimdi İman Nedir ?
Sevgili Kardeşler,
Derin bir konuda paylaşımlarda bulunduk. İmanın Kutsal Kitaptan tanımını okuduk, gerçek imanın ne olduğuna baktık, imanımızın nasıl ve kim tarafından bizlere verildiğini tartıştık.
Şimdi sıra imanlı kişinin tanımına geldi. İmanlı kişiyi nasıl tanırız, yaşamlarında bu imanı nasıl görürüz? Kutsal Kitapta iman atalarmız kimler? Onların imanlarından nasıl dersler çıkartabiliriz?
Bu konuda kısa bir giriş yapıp paylaşımlarınızı bekliyor olacağım.
İman, güven ve adanmışlığı içerir. Bu nedenle imalı kişi, kendine güvenmek yerine Mesih’e güvenir, O’nu yaşamının merkezine koyar, O’na güvendiğini davranışlarıyla, sözleriyle ve hizmetiyle gösterir. Kurtuluşumuz için kendini kurban kuzusu olarak sunan Yeşua Mesih’in bu fedarkarlığın değerini ve sevgisini görmeye ve göstermeye kendini adar. Bu adanmışlık gözle görülür bir yaşamla ispat olunur.
İman atalarımızdan İbrahim, Tanrıyla iletişimde bulunma süreci boyunca güvendiği kişinin doğası hakkında bilgi edindikçe güçlenmiştir. İbrahim’e söylenen şuydu: yaşadığın yeri terk et ve miras aldığın yere doğru git!
İbrahim’le ilgili şu kayıtları okuyoruz “İman sayesinde İbrahim, miras olarak alacağı ülkeye gitmek üere çağırıldığı zaman Tanrı’nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı” (İbr.11:8).
İbrahim güvendi ve kendini adadı. Güçlü bir iman değildi belki ama kendisini vaad edilen topraklara görücebilecek kişinin gücüne inanan imandı.
İbrahimle ilgili daha sonra şunları okuyoruz: “İman sayesinde, bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup’la beraber çadırda yaşadı.”(İbr.11:9).
İbrahim’in buradaki imanının daha güçlü olduğunu görüyoruz. Tüm zorluklara rağmen Tanrıya güven geliştirmişti artık. Bir yandan yokluk ve yaban ellerdeki tehlikeler, diğer yandan vaadin gecikmesi İbrahim’i pek etkilemedi.
İbrahim, imansızlık edip Tanrı’nın vaatlerinden kuşkulanmadı; tersine, imanı güçlendi ve Tanrı’yı yüceltti. Tanrı’nın kendi vaadini yerine getirecek güçte olduğuna tümüyle güvendi (Romalılar 4:20-21).
İbrahime sunulan sadece yeni bir yurt değildi. Karısı çocuk yapma yetisini kaybettiği halde onadan bir ulus yaratılacağı vaadiydi. İbrahim Tanrı’nın mucize yapabileceğine imanı tamdı. O’na güvendi ve yaşamını O’na adadı.
İbrahim’in yaşamına baktığımızda imanı hakkında söyleyecek o kadar çok şeyimiz olur ki. Peki ya bizlerin? Bizlerin yaşamında da Tanrı’nın bir armağanı olan iman gözüküyor mu? Tanrı’ya güvendiğimizi ve adanmışlığımızı çevremizdekiler görebiliyor mu?