#30202
Anonim
Pasif

@abdulKadir 8612 wrote:

Sayın Fırat,

”İkincisi; benim almak istediğim yanıtları alamadım. Görüyorum ki, soru ve yanıtlarımızda bir anlaşılamama sorunu var.” sözünüzde belirttiğiniz gibi bir anlaşılamama sorunu var. Ben bu sorunun kaynağını herhangibir kavramın kendi alanı içinde kullanılmamasında görüyorum. Buna örnek olarak ta sizdeki günah kavramını işledik. Türkçedeki günah işlemek kavramıyla hristiyan teolojisindeki günah kavramının aynı şeyler olmadığını ifade ettim. Ben o kanaatteyim ki, birçok hristiyan inanlı bile bu farkı bilmiyor. Bu fark bilinse, bir müslüman, hz.İsa’nın O’na inananların günahını nasıl yüklendiğini sorduğu zaman ona anlaşılır cevaplar verilirdi. (İkna edici demiyorum zira ikna olmak farklıdır, anlamak farklıdır.) Ama anlaşılır cevaplar verilemiyor, çünkü, kendisine böyle bir soru yöneltilen hristiyan, günah kelimesini karşısındakinin de aynı manada anladığını düşünüp izah etmeye çalışıyor. Halbuki müslümanın günah anlayışıyla hristiyanın günah anlayışı temelde farklıdır. Bir müslümana ”her insan günahlı doğar” dediğiniz zaman bunun sebebini açıklayamazsınız. Bunun yerine söze, günahın sizdeki anlamını açıklayarak başlarsınız. Sonuçta söyledkleriniz kabul edilmese bile ne dediğiniz anlışılmış olur. İsa’nın tanrılığı konusu da böyledir…

Almak istediğiniz yanıtlara gelince… Doğrusu açıkça sorulmuş bir soru göremedim yazınızda. ”Kitaplar konusunda bir sorum var. Açılım yapabilecek biri var mı ? benzeri.Orada bir açılım yapabileceğinizi umuyorum.” diye bir soru cümlesi var gibi ama ne sorduğunuzu tam olarak analayamadığım için cevapsız bıraktım, kusuruma bakmayın.
Bilakis benim sorduğum sorular vardı, siz bunlara cevap verebilirdiniz.
Gerçek ve diri Tanrı diyorsunuz… Biz farklı bir Tanrı’ya mı inanıyoruz? Allah Hay (Diri, hayat sahibi) ve Hak (Gerçek, hem de mutlak gerçek) ‘tır. Bütün güzel isimler O’nundur. ”Tanrı sevgidir” diyorsunuz, aynen biz de diyoruz. O Vedud (Seven ve sevilen) ‘dur. Araştırın, müslüman ve hristiyanlar arasında, hz. İsa’nın tanrılığı, Kur’an ve hz. Muhammed’in peygamberliği dışında fazla da bir fark yoktur. Bu farklar önemli farklardır tabi ama birbirlerini görmezden gelmeye sevkedecek farklar değildir.”

Tartışmak iyidir, amaç güzel bir sonuca varmaksa veya ortak noktaları bulmaksa. Kuru bir laf gevezeliği ve inat ise yapılan tartışma, bundan Rabbimize sığınalım.

Genel olarak soracağım soru yok. Çünkü önceden de belirttiğim gibi inancınızı müslümaların taraflı kaynaklarından değil kutsal kitaptan ve bizzat hristiyan olarak yaşayanlardan öğrendim(öğreniyorum). Ama konuya göre çıkacak soru olursa elbette sorarım.
Benim asıl amacım, gerek aynı inançta olan insanlar olsun, gerekse farklı inançta olanlar olsun, herkesin birbirini tanımaya çalışması ve bu tanışmaya paralel olarak ta ortadaki önyargıların yıkılması. Bu amaçla bir papazın kitabından alıntı yaparak ilk mesajımı yazdım. Önyargıların yıkılması ancak birbirimizi dinlersek ve bribirimize tahammül edersek mümkün olacaktır.
Önyargılarımız yok veya önyargıları yıkıp ta ne olacak demeyin lütfen. Bu önyargılarımız sebebiyle hristiyan ve müslümanlar birbirleri hakkında hiçbirşey bilmiyorlar ve karşılıklı yaptıkları itirazlarda çok komik duruma düşüyorlar.
Mesela orucun benim söylediğimden farklı olduğunu belirtmişşsiniz. İslamdaki orucu bilseydiniz orucun sadece yeme ve içmeyi terketmek olmadığını da bilirdiniz. Bense islamdaki orucun kutsal kitaptaki oruçla aynı olduğunu iddia etmiyorum. Öz itibariyle oruç olsun diğer ibadetler olsun üç dinde de aynıdır, farklı olan niceliğidir. Orucun özü, belirli bir amaç için kendini mahrum bırakmaktır dersek her üç dindeki oruc kavramı buna dahil olmuş olur. Bu bakış açısını her konuda uygulayamayız belki ama temel ibadetlerde uygulayabiliriz ve çok güzel sonuçlara varabiliriz.(misal namaz/dua, hac, sadaka, cihad, kurban)

Rabbim bizleri güzel sonuçlarda buluştursun.

Size esenlik olsun;
Sayın AbdülKadir bey, eminimki fırat biraderim size detaylı bir yazı yazacaktır fakat sizin yazınızı okuduğumda cevap verme gereği duydum.

Birincisi herhangi birşekilde bir kıyaslamanın gereksiz olduğuna inanıyorum. Çünkü RAB’bimiz MESİH İSA “Tek yol,tek gerçek, tek yaşam benim diyor”
dikkat ederseniz var olan inanışlar içerisinde bende bir alternatifim demiyor, burada bir kesinlik var ve biz bu kesinliği sunan tek RAB’be iman ediyoruz.
Farklı bir inanışa sahip olabilirsiniz veya yaşamı farklı algılıyor olabilirsiniz fakat bize düşen sizin sahip olduklarınızı eleştirmek veya kınamak değil sadece ve sadece Yaşam veren Kutsal Kurtarıcı Mesih İSA’yı ve onun sözlerini tanıtmaktır.

yaşamda birçok şey birbiriyle benzerlik gösterebilir fakat özde aynı değildir. Ana temalar her zaman belirleyicidir. Ve bizim yaşamımızın ana teması RAB Mesih’dir.

Oruç konusunda size şunu söyleyebilirim. Bizler orucu sevap olarak veya bağışlanmak için tutmayız. işlenen suçlara karşı ödenen bir tazminat değildir oruç. sevgili john Calvin “yararlı bir disiplindir” der oruç için. ve KUTSAL YAZILAR’da “oruç kişisel amaçlı olarak bedenin kötü işlerini Ruh’la öldürmek için etkindir” der.(Rom:8:13) Oruç: kişinin kendini alçaltarak Ruhsal olanı aramak için yiyiecek ve içicek şeylerden belirli bir süre uzak durması olarak tanımlanabilir.

Ve yazınızın sonunda değindiğiniz öreneklere gelelim…..

KURBAN….. Peygamber İbrahim oğlu İshak’ı sunağa yatırdığında Tanrı ona bir koç verdi ve onu kurban etmesini söyledi. aradan yıllar geçti ve YHVH biricik oğlunu kurban kuzusu olarak sundu. TAMAMLANDI. Artık kurban sunulmaz çünkü insanların günahlarını ortadan kaldıran Tanrı kuzusu kurban edildi ve kanıyla aklandık. Ve O ölümü yenerek sonsuz yaşamı bizlere bağışladı.
Bu konu benzerlikler içindeki özün farklılığına sanırım güzel bir örnektir. Ana tema Tanrı kuzusu MESİH İSA’dır.

CİHAD…. Yüce Rab Mesih İsa dedi ki: “düşmalarınızı sevin…sizden nefret edenlere sevgiyle yaklaşın….bir yanağınıza vurana öbür yanağınızı çevirin…”

SADAKA…… Yüce Rab Mesih İsa dedi ki:”bir zenginin cennete girmesi bir devenin iğne deliğinden geçmesinden daha zordur……..zenginler mallarını satsınlar ve fakirlere pay etsinler……iki gömleğin varsa birini olmayana ver…” yani çok malı olanın bundan minicik bir payı olmayana sunması değil ortak yaşam ve paydaşlık önemlidir.

HAC….. Biliyorum ki gittiğim her yerde RAB benimle. Dünyanın neresinde olursam olayım, hangi toprak parçası üzerinde durursam durayım O benimle aynı şekilde ilgilenecek ve sevecek.

DUA…. Yalnızca göklerdeki BABA’mıza dua ederiz ve tek aracı RAB İSA MESİH’tir. İçimizden geldiğince, bildiğimiz ve anladığımız dilde ve KUTSAL RUH’un yönetiminde YHVH’ye sığınır, YHVH’ye övgü sunar,YHVH’den dileriz.

NAMAZ….. RAB ile olan birliktelik hava gibidir. İnsan nefes almadan ne kadar yaşayabilir ki… aynı şekilde günün her anı ve yaşamın her soluğunda O’na secde ederiz.

Hangi inanışdan olursanız olun çağrı açıktır…..
TÖVBE EDİN, İMAN EDİN,VAFTİZ OLUN, İSA’nın EŞSİZ KURTARIŞINI GÖRÜN VE İMAN EDİNKİ KURTULUŞA KAVUŞASINIZ VE TANRI’nın EŞSİZ SEVGİSİNİ TADASINIZ.

TANRI DÜNYAYI ÖYLE ÇOK SEVDİ Kİ BİRİCİK OĞLUNU VERDİ. ÖYLE Kİ O’NA İMAN EDENLERİN HİÇBİRİ MAHVOLMASIN HEPSİ SONSUZ YAŞAMA KAVUŞSUN.” YUH.3:16

Tomurcuklanmasa incir ağaçları,
Asmalar üzüm vermese,
Boşa gitse de zeytine verilen emek,
Tarlalar ürün vermese de ,
Boşalsa da davar ağılları,
Sığır kalmasa da ahırlarda,
Ben yine RAB sayesinde sevineceğim,
Kurtuluşumun Tanrısı sayesinde
Sevinçle coşacağım.
Egemen RAB gücümdür benim.
Ayaklarıma geyik ayağının
Çevikliğini verir.
Aşırtır beni yükseklerden.
Habakuk 3:17-19