Re: Matta 10 İsa’ya Layık Olmak
@Saba 17892 wrote:
Bakın sayın Ziyaretci,kendimden örnek verebilirim..
Ben Hristıyanlığı araştırırken, daha iman etmemişken,eşimden yardım istedim araştırırken ve eşim.. bana yardım ederken iman etti..
Ve kızılça kıyamet koptu..Eşimin annesi.. bizi ayırmaya kalktı..beni Oğlunu kafir yapmakla suçladı..Ağzına gelen her hakareti saydı..Oğlunu ayrılık için zorladı.Hoca lara gitti..Büyülerle uğraştı.hep sebebi bendim.Oğlunu ayartımı söyledi.Sülalesine rezil olduklarını Kafir gelin istemediklerini söyleyip..tüm aile bana cephe aldı..halbuki daha ben İman etmemiştim..Eşim İSA’ benim yaşayan Diri TANRIM dedi.bunuda açıkladı..olan bana oldu..hakaretleri ben yedim..tabi daha sonra İSA MESİH’e iman ettim ama çok ta zor sancılı bir dönem geçirdim.
Terbiyem.. Kayın valideme, hiç cevap vermemem.. ve sessiz kalmam,ona sayğı göstermem.. sonunda..gelip özür diledi.Hata yaptığını belirti.Kızım ben sizi anlayamadım.dedi.
Sevgili Saba, canım kardeşim, güldüm bu dediklerini okuduğumda. O kadar güzel, şirin ve isabetli bir şekide anlatmışsın ki… Tanrı bereketini hayatından eksik etmesin.
Hatırlarım Katolik rahip merhum Thomas Merton yazılarından birinde ‘Hristiyanlar’ın yalnız kalmaya bir niyetleri yoktur ama genelede hep yalnız kalırlar’ der… Çok hikmetliydi bu yazdığı merhumun. Milli olsun, dini veya politik olsun, her tür ‘taraftarlığa’ uymayan bir hayat duruşu vardır Hristiyan olanın. Adildir de ondan. Bir Hristiyan bir Müslüman’a haksızlıkta bulunuyorsa Müslüman’ı destekler. Kendi öz annesi bile bir başkasına haksızlıkta bulunuyorsa, annesine karşı çıkar. İşte bu her tür’kavmiyetçilik’ten hür olarak hareket edişi kendisini yalnızlığa iter. Tevekelli değilidir ki Efendimiz birbirine düşman olan İbrani ve Romalılar tarafından elbirliği ile mahküm edilir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış ya.
Ama… insan İllahi adaletin serbestisi uğruna her tür ‘sürüleşmişlik’ten kurtulmayıp da ‘özne’leşmeyince insan olamaz. Bu insanın ‘şahıs’laşması, ‘özne’leşmesinin fiatı ise toplum dışı edilmektir. Bu durum Hristiyanlığı dahi kendisiyle uzlaşılması gereken bir ‘norm’a çevirmiş toplumlarda bile geçerlidir. Halbuki gerçek anlamda Hristiyan olan için ‘aidiyet’ yalnızca Tanrı’yadır, herhangi bir toplum kesimine değildir.
Tarihi gelenek olarak Hristiyan olmayan toplumlarda Hristiyan olanların aileleri ve yakınlarına doğurdukları ‘sorun’ bu dışlanma korkusudur aslında. Hristiyanlığın öğretisine karşıtlık değildir (Hristiyalığın ne olduğunu bilmezler bile ekseriya). Toplum dışına itilmek insanda çok derin bir korku doğurur. Bunun sebebi ise günah yasasına tabi insanın rızkının insanlarla iyi ilişkilerine bağlı olduğu gafletine batmış olduğundandır. Rızkının topyekün olarak Tanrı’dan olduğuna uyanmış kişi korkmaz. Ama o kişi Hristiyandır zaten. Hristiyanlığın bir tanımı da budur nitekim: insanın maddi olsun manevi olsun, her tür rızkının sadece Tanrı’dan olduğunu bilmek.
Saba, kaynananın büyülere bile başvurmuş olduğunu okuduğumda güldüm özellikle… İnsan toplumdaki kabullenilmişliğini kaybetmemek için nelere başvuruyor… :-))) Yüce Yaradan’ımızın onu da Hz. İsa Mesih’in kim olduğuna uyandırması dileği ile…
Esenlikler…