Re: iman edip rabbe geldim
Sayın Angel,
Öncelikle çok özür dilerim ama, yazdıklarınızı anlamak o kadar zor ki… Çok fazla düşük cümle kullanıyorsunuz ve anlamak için dönüp dönüp bir daha okumak gerekiyor. Sanki aceleyle yazılmış gibi. Biraz daha özenli yazarsanız anlamadığım bilinmeyen gerçeğin ne olduğunu anlayabilirim ve böylelikle aydınlanırım sanırım. Tanrı insanları bir makine gibi yaratmadı. Tanrı insana çok değer verdi, ayrıca yetki verdi.
Kutsal Kitap’ta Yaratılış bölümünde öncelikle Tanrı’nın dünyayı nasıl yarattığını görüyoruz. Büyük bir görkemle yeri göğü, dağları denizleri, hayvanları bitkileri yarattı. Tanrı Adem’i yarattığı zaman, ilk bakışta Adem’e verilen ayrıcalık göze çarpıyor:
Onları kutsadı ve , “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.(Tekvin 1:28)
Bu ayrıcalığa rağmen Tekvin 2:15’de Tanrı’nın Adem’le ilgili esas tasarısını görüyoruz:
RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu.
Her ne kadar Adem’e yeryüzündeki bütün canlılara egemen olma izni verilmiş olsa dahi, esas görevi Aden bahçesine bakıp, onu işlemesiydi. Dolayısıyla Aden bahçesi Tanrı’nın hükümranlığı, hükümran Rab, Tanrı’nın halkı ise Adem ve Havva idi. Hükmeden Tanrı’nın kendi hükümranlığı içerisinde halkı için belli kuralları vardı. Onlara her şey serbest, sadece İyi ve kötüyü bilme ağacı yasaktı. O ağacın meyvesinden yedikleri gün öleceklerdi. O ağacın meyvesini yemenin sonucu GÜNAH, günahın karşılığı ise ÖLÜM’dü (Rom.6:23)
Adem ve Havva bu ağacın meyvesini yiyerek ölümle tanıştı. Yasak olan ağacın meyvesini yemenin cezası yaşam ağacından uzaklaşmaktı (Tekvin3:22). Bu noktada Tanrı’ya itaatsizliğin sonucunun O’nunla birebir ilişkinin kopması olduğunu görüyoruz. Tanrı insanı bir makine gibi yaratmış olsaydı, ilk günah da gerçekleşmezdi.
Tanrı daha o zaman kurtuluş tasarısını planladı ve bu tasarı çarmıh ve dirilişle son buldu. Bu noktadan sonra geriye bizlere bir tek buna iman etmek kaldı. Ayrıca yanlış anlamadıysam ”meleklerin bile yetişemediği an” olarak tanımladığınız nokta İsa Mesih’in çarmıha gerilme anı. Eğer öyle ise, bilmediğiniz bir gerçeği de ben size söyleyeyim. O an Tanrı’nın bizleri ne kadar çok sevdiğinin kanıtıdır. Öyle ki bizim günahlarımız uğruna biricik oğlunu feda etmiştir. Tanrı planı söz konusu olduğunda meleklerin yetişememesi gibi bir durum sözkonusu değildir. İsa Mesih’in çarmıha gerilerek ölmesi ve 3 gün sonra dirilmesi Tanrı’nın bizi kurtarış planıdır ve gerçektir. Aslında durum gayet basit, suç işledik, cezayı İsa Mesih çekti, O’na olan imanımızla günahlarımızdan kurtulduk. Tabii bu bizim başarımız değil Tanrı’nın lütfudur.
Esenlikler dilerim…